RSS

Etiket arşivi: sinop sanatçı

“HANGİ ŞİİR ONARIR BU TAŞ KÜREYİ” 

30.01.2023-A. Yaşar SARIKAYA

Bu ad, al beni oku diye frekans ötesi seslenen kitaplardan birinin adı. Bu düşündürücü soru cümlesi,  herkesi düşündürdü mü bilmiyorum. Ah taş küre sen,  “SER KÜRE” mi yoksa “YER KÜRE” misin dedim içimden. Biraz geç kalsam da, kitabı Sinop Kitapevinden aldım ve okudum. 

Okudum ki, format atılmamış özgür şiirler, özgün algoritması içinde dizelere dökülüyor; evrensel matematiği yadsımıyor ve analitik düşün boyutunda akıp gidiyor. 

Var yoktan doğmadan, evren evirilmeden önceye sürüklüyor insanı. Anlam doygunluğu, sizi takyon kanatlarında uçuruveriyor zamandan, zamana. Varoluş evrelerinin kesitlerinde konaklıyor, milyarca yılın hafızası içinde gezgin gibi geziyorsunuz. Zaman bükülüyor, şiir sizi kara delik gibi içine çekiyor. Sorgulamalar, yeni sorgulamalara açılıyor ve şiir şimdiki zamanın açıkta saklı gerçekleri ile okuru yüz yüze bırakıyor.

Sancılar içinde doğan şiirin ağlayışını duyuyorsunuz, mutluluğunu da. Duyargalar aktifleşiyor, çoklu duyunun kapıları açılıyor.  Uyaklar ve noktalama işaretleri anlam derinliğine şapka çıkarıyor, yok oluyorlar.  Yol mitolojiye açılıyor, nesneler varlıklar dizelerde can buluyor.

   İlyas TUÇ’un dizelerini okudukça, çocukluğuma döndüm. O zamanlar, anlam giymemiş çıplak sözcüklere, herkesin kendi anlamını yüklemesi ilgimi çekerdi. Doğru hangisi diye düşünür dururdum. Düşün değirmenimde, sorular döner ben yorulurdum.

Örneğin,“uyku gelir” diyoruz ya. Uykunun ayakları mı vardı da geliyordu? O geliyorsa ben onu neden görmüyordum? Ah, uykuyu görmek için uykusuz kaldığım geceler. İncitici söz mü yoksa iğne batması mı daha acıydı ki? Yani ten acısı mı can acısı mıydı fazla olan. İğneyi elime batırıp, test ettiğim günler ah. Sorular, sorgulamalar, yine sorular tekrar sorgulamalar. Ah çocukluğum.

İlyas Hocam, şiirlerinizle beni geçmişe götürdüğünüz gibi, çocukluğuma da götürdünüz. Kemal Koca kitabını ne güzel isimlendirmiştiniz. “HERKES İŞİNDE GÜCÜNDEYDİ”. Yazanlar yaza dursun, söyleyenler söylesin, herkes işinde gücünde ya İlyas Hocam. Okurlar bu kitapla buluşmalı ve okumalı.

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

Aman Bre Deryalar

16.02.2022- Melahat KONUK BOYACI

1970 li yılların başlarıydı. o yıllarda İstanbul Zeytinburnu’nda oturuyoruz. Komşularımız çoğunlukla Arnavutlar. Benim köyümde de mübadele ile Yunanistan’dan gelen komşularımız çok olduğundan Balkan Göçmenlerine karşı hep sempati duymuşuzdur. Burada da komşularımızla çok güzel ilişkilerimiz vardı.

O zamanlar evlerde su olayı yok. Genellikle mahalle çeşmelerinden alınırdı su. Ama Arnavutların oturdukları semtlerde evler genellikle bahçe içinde olurdu ve her bahçede ya kuyu ya tulumba bulunurdu. Çok çalışkan ve temiz insanlardı komşularımız. Mahallemizin berberiydi Arif Şentürk. Zaten iki tane berber dükkanı vardı rahmetli babamın gittiği. Birisi memleketlimiz Berber Hamit. geçen yıl kaybettiğimiz rahmetli Hamit Özkan amca. O biraz daha uzaktı bize. Diğeri de hemen bitişik komşumuz Arif abi, kızı İnci ile aynı okula giderdik. O benden bir iki yaş daha küçüktü.

Bu Arif abi çok güzel saz çalardı boş zamanlarında. Sazı dükkanının bir parçası gibiydi. Ya elinde ya da duvarda asılı olurdu. Televizyon adını yeni duyduğumuz zamanlardı. Görenler anlatıyordu biz de çok merak ediyorduk açıkçası. Bir gün okul dönüşü çocukların Arif abinin dükkanının önünde biriktiğini gördüm bende yanaştım. Dükkanın camında bir televizyon ekranda yüzme yarışları vardı. Olimpiyatlardı sanırım. İlk televizyonu orada gördüm. Aslında o yıllarda TRT nin gündüz yayınları yoktu büyük ihtimal yabancı yayınları gösteriyordu. Sonraları imkanı olanlar tek tük evlerine almaya başladılar. Telesafir dediğimiz televizyon misafirliği de böylece başlamış oldu. Arif abi bir müddet dükkanın camında biz mahallenin çocuklarına izlettirdi bu televizyonu. Konuşma özürlü bir kalfası vardı arada bizi kovalardı yalandan. Çok güzel günlerdi. Artık herkesin hayali evine bir televizyon alabilmekti. Tabi bizim de. Bir gün yine okuldan geldim, Annemde bir muzip gülümseme. Ne oldu dedim. Hiç bir şey dedi. Sonra üzerimi değiştirip oturma odasına geçtiğimde büyük sürprizle karşılaştım. Annemle babam bir televizyon almışlar. Allahım o gün akşam olmak bilmedi. Bir an önce açılsın istedim.

Aradan bir zaman geçti. Bu arada biz başka semte taşındık. Bizim yaş gurubu bilir Cumartesi akşamları müzik programları olurdu. O kuşakta “Bizden Size” diye bir müzik programı vardı. Zamanın ünlü sanatçıları çıkar arada amatörlere de yer verilirdi. Programları pür dikkat izliyoruz malum. Pat diye karşımıza Arif abi çıktı. Çok büyük heyecan ve şaşkınlık yaşadık. O gece ilk kez Aman Bre Deryalar diyerek tüm Türkiye’ye seslendi. Ve ondan sonra Rumeli’nin sesi oldu Arif abi. Ne zaman izlesem çocukluğumun o güzel yıllarını ve Arif abinin berber dükkanının camına adeta yapışarak televizyon izlediğimiz gelir aklıma. Umarım sağlığı iyidir. Daha çok türküler estirir Rumeli’den.

İki yıl önce yazmışım bu yazıyı.

Hakkın rahmetine kavuşmuş Arif Şentürk. Çok üzüldüm. Rumeli Türküleri öksüz kaldı. Mekanı cennet olsun. Sevenlerinin başı sağ olsun.

 
Yorum yapın

Yazan: 16 Şubat 2022 in KONUK YAZARLAR

 

Etiketler: , , , , , , ,