RSS

Etiket arşivi: sinop selçuklu

1214 KEYKAVUS azamet ve haşmetle muzaffer olarak Sinop’a girdi

10.12.2022-BİLKE AKADEMİK YAZILAR

SİNOP İLİ ORTAÇAĞ BİBLİYOGRAFYA DENEMESİ
Mustafa ŞAHİN
Serhat ALTINKAYNAK

Trabzon Rum Devleti’nin Müslümanlara yaptıkları baskı ve katliamlar konusunda sürekli olarak şikâyetler geliyordu. Sultan Sivas’ta iken bölgedeki sınır muhafızları yine Tekfur Kir (Kyr) Aleksi’nin kendi topraklarının dışına çıkıp Sinop civarındaki Müslüman ahaliye zarar verdiğini haber verdiler. Sultan İzzeddîn Keykâvus bu habere üzülse de etrafındakilere belli etmedi(10).

Emîrler bu konuda Sultan ile istişâre ederek ona: “Her zaman siz sultanımıza haraç vermiş olan kâfir dinlinin küstahlığına bakın. Şimdi ülkemiz üzerinde hak iddia ederek haddini hududunu aşmaktadır. Eğer siz cihan pâdişâhımız ferman verirseniz kötü niyetlinin kanına susamış olan biz devlet kullarının hançeri o rezillerin uğursuz kellelerini kopararak susuzluğunu giderir. Onun beldelerinin tarlasını muzaffer askerlerin kahır orağıyla hasat ederiz. Böylece başını ihanet halkasından çıkarmış olan o şaşkın kara bahtlının yaptığı kötü işlerin karşılığı verilmiş olur”(11) dediler.


Sultan bölgeyi iyi bilenlerden neler yapılması gerektiği konusunda görüş sordu. Bölgeyi bilenler Sinop’un doğrudan yapılacak bir savaşla alınmasının mümkün olmadığını, ancak karadan ve denizden gelebilecek yardımlar kesilirse ve bu şekilde kuşatılırsa fethedileceğini kaydettiler. Kuşatma sırasında halkın açlık ve daha başka sıkıntılarla karşılaşacaklarını, yapılacak en iyi şeyin bu yıl bölgede askerî faaliyetlerde bulunarak şehrin ikmalini kesmek, zahire kıtlığına sebep olmak, Gayr-i Müslimleri birçok yönden zayıf düşürmek ve bu faaliyetleri uzun süre devam ettirmek olduğunu belirttiler. Emîrler de aynı görüşü paylaştılar(12.)


Bu istişareden sonra sultan, Sinop şehri ve Kir Aleksi’nin durumunu öğrenmek için bölgeye casuslar gönderdi. Bundan bir gün sonra da bölgeye ordu sevk etti(13).

Kir Aleksi, beş yüz atlı adamı ile avlanıp içkili eğlencelerle vakit geçiriyordu. Bu durumu fırsat bilen Selçuklu askerleri onu bu eğlence meclisine yaptıkları baskınla ele geçirip kendi ordugâhlarına götürdüler. Bu durumu da sultana müjdelediler(14).

Sultan bu haberi duyduktan üç gün sonra15 Sinop civarına ulaştı. Kir Aleksi de sultanın huzuruna getirildi. Sultan imparatoru teselli etti16. Selçuklular Sinop kalesinin teslimi için Kir Aleksi’yi kaledekilere göstererek teslim olmalarını sağlamaya çalıştılar. Kir Aleksi bir elçi göndererek şehri Selçuklulara teslim etmelerini istedi ve fakat içeriden red cevabı geldi17.

Bunun üzerine Behram Tranbulûsî, bin kişi ile deniz tarafından saldırıya geçip Trabzon Rumlarının gemilerini ateşe verdi ve otuz civarındaki Rum ve Frenk emîrini esir aldı18.
Sultan İzzeddîn Keykâvus, esir imparator Kir Aleksi kaleden görüle-bilecek bir yere getirilerek işkence edilmesini emretti. Bu işkence şehirdekiler tarafından da seyredilmeye başlandı. Bunun üzerine imparator Kir Aleksi; “Ey dinsizler! Şehri kimin için koruyorsunuz. Ben öldükten sonra sizi de zorla esir edip çoluk çocuğunuzu köle yaparlar. O halde bu direnişinizin bana ne faydası var!” dediyse de bu sözler İbn Bibi’nin de işaret ettiği gibi ancak rüzgârın granit taşına yaptığı kadar etkili oldu19.

Ertesi gün İmparator yeniden getirilerek baş aşağı şekilde uzaktan kaledekilere teşhir edildi20.

Kaledekiler imparatorun canına zarar verilmemesi koşuluyla şehri teslim edeceklerini ifade ettiler. Sultan da bunu kabul etti ve isteyen herkesin dilediği yere gidebileceğini, imparatorun kendisine itaati, vergi vermeyi ve istediği zaman orduya asker yardımı gönder-meyi kabul ettiği takdirde ona dokunmayacağını, Sinop’tan başka bütün Canik bölgesini de ona bırakacağını, ancak aksini yaparsa onu öldüreceğini ve ahaliyi de esir alacağını söyledi(21).

Bu haber şehre ulaştırılınca şehirdekiler sultana güvenip ondan Selçukluların bayrağını (Sultan-ı Sancak) istediler. Bunun üzerine bir grup emîr şehre girerek 26 Cemaziyelahir 611/2 Kasım 1214’te bayrağı kalenin burçlarına astı22.

İbn Bibi’nin deyimiyle Sultan İzzeddîn Keykâvus; Dârâ’nın, İskender’in, Vağfûr’un ve Kayser’in ruhunun gıpta ettiği şekilde azamet ve haşmetle muzaffer olarak şehre girdi23.
Sinop ele geçirildikten sonra sultan ile imparator arasında bir ahidnâme düzenlendi. İmparator: “Sultan benim canımı bağışlar, Sinop dışındaki Canit bölgesini, onun eklentilerini ve bağlı yerlerini benim çocuklarımın idaresine bırakırsa her yıl on bin dînâr, beş yüz at, iki bin sığır, on bin koyun ve ülkemin kıymetli şeylerinden meydana gelecek elli yükü kendi hayvanlarımla onun hazinesine, mutfağına ve ahırına gönderirim. Yardım istediği zaman imkânım ölçüsünde ona yardım gönderir askerimi ondan esirgemem”24 diyerek ahidnâ-meye uyacağına dair yemin etti.

Ahidnâmenin hazırlanmasından sonra taraflar şahidler gösterdi ve ahidnâme saklanmak üzere Selçuklu hazinesinde gönderildi25.
Sultan I. İzzeddîn Keykâvûs her bölgeden yetenekli, güçlü, itibarlı bir zengin seçerek Sinop’a gönderilmesini talep etti. Bu istek üzerine çevre bölgelerden isim yapmış hocalar adamları ile birlikte Sinop’a gönderildiler Sinop’tan kaçmış olanlar geri çağrılarak malları mülkleri onlara geri verildi. Selçuklular fetihten sonra Sinop’ta çok önemli imar faaliyetlerine giriştiler. Kilise camiye dönüştürüldü. Kadı, kâtip, hatip, müezzin ve muarrifler tâyin edildi. Kale komutanı ve muhafızlar görevlendirildi. Yaşanan olayların etkisiyle kale ve burçlarda oluşan tahribatlar tamir edildi Tüm bunları yapan sultan, askerî emîrlerinden birini Sinop subaşılığına tâyin ederek Sivas’a döndü26.

MAKALENİN TAMAMI:

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1080097

10 İbn Bibî, El-Hüseyin b. Muhammed b. Ali El-Ca‘feri Er-Rugadi, El-Evamirü’l Ala’iyye fi’l umuri’l-Ala’iyye (Selçuknâme), I, Çev. Mürsel Öztürk, Kültür Bakanlığı 1000 Temel Eser Dizisi, Ankara 1996, s. 169; İbn Bibî, El-Hüseyin b. Muhammed b. Ali El-Ca‘feri Er-Rugadi, Selçuknâme, Haz. Refet Yınanç-Ömer Özkan, Kitabevi, İstanbul 2010, s. 51; Yazıcızâde Ali, Tevârîh-i Âl-i Selçuk, Haz. Abdullah Bakır, Çamlıca Yayınları, İstanbul

11 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 169.

12 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 169; İbn Bibi, a.g.e., s. 51; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s. 221-222; Müneccimbaşı, a.g.e., s. 49.

13 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 169; İbn Bibi, a.g.e., s. 51; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s. 222.

14 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 170; İbn Bibi, a.g.e., s. 51; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s. 222; Müneccimbaşı, a.g.e., s. 49.

15 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 170; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s. 222.
16 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 171; İbn Bibi, a.g.e., s. 51; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s. 223; Müneccimbaşı, a.g.e., s. 50.
17 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 171; İbn Bibi, a.g.e., s. 51; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s. 223-224; Müneccimbaşı, a.g.e., s. 50.
18 Anonim, Anadolu Selçukluları Devleti Tarihi III Histoire des Seldjoukıdes d’asie Minure, Haz. Feridun Nafız Uzluk, Ankara 1952, s. 28-29; Anonim Tevârîh-i Âl-i Selçuk, Çev. Halil İbrahim Gök-Fahreddîn Coşguner, Atıf Yay., Ankara 2014, s. 40.
19 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 171; İbn Bibi, a.g.e., s. 52; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s. 224.
20 İbn Bibi, a.g.e., s. 52; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s. 224.
21 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 172; İbn Bibi, a.g.e., s. 52; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s. 224.
22 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 173; İbn Bibi, a.g.e., s.52; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s.225; Abû’l-Farac Sinop’un alınışını gün ve ay belirtmeden 611/1214 yılı olarak kaydetmiştir (Gregory Abûl-Farac, Abûl-Farac Tarihi, C: II, Çev. Ömer Rıza Doğrul, TTK, Ankara 1999, s. 497); Anonim Tevârîh-i Âl-i Selçuk ise Sinop’ta İzzeddîn Keykâvus’un sevk ettiği ordunun sabaha kadar savaş yaptığını, şafak vakti İslâm ordusunun yetişerek -muhtemelen sonradan ordunun arkasından gelen Sultan kastedilmekte- hep birlikte galip geldiklerini kaydetmiştir. Bu eser savaşın tarihini Şevval Bayramı (Ramazan Bayramı) 17 Şevval 612/8 Şubat 1216 yılı olarakkaydetmiştir. Sinop’un fethi ile ilgili verdiği bilgiler diğer kaynaklarla uyuşmamaktadır. Muhtemelen Kir Aleks’i Laskaris ile karıştırmış ve Selçukluların şehri Laskaris’ten aldıklarını zannetmiştir. (Anonim, a.g.e., Uzluk, s. 28-29; Anonim, a.g.e., Gök-Coşguner, s. 40); Müneccimbaşı da Sinop’un Türkiye Selçuklularının egemenliğine geçtiği tarihi 16 Cemâziyyelevvel 611/23 Eylül 1214 yılı olarak kaydetmiştir.

23 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 173; İbn Bibi, a.g.e., s. 53; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s. 225.
24 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 173-174; İbn Bibi, a.g.e., s. 53; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s. 225-226.
25 İbn Bibi, a.g.e., s. 53; Yazıcızâde Ali, a.g.e., s.225-226; Sinop’un fethi sonrası Sultan İzzeddîn Keykâvus ile İmparator Kir Aleksi arasında yaşanan bir hadise dolayısıyla Gaşiye’nin hâkimiyet alameti olarak kullanıldığını görmekteyiz. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mustafa Şahin-Zekiye Tunç, “Türkiye Selçuklularının Sinop’un Fethinde Gâşiye’yi Hâkimiyet Âlameti Olarak Kullanmaları ve Fetih İçin Gönderilen Fütüvvetnâme”, Gaziantep University Journal of Social Sciences, (2018), C: 17, S: 2, ss. 701-710.
26 İbn Bibi, a.g.e., C: I, s. 174.

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

SİNOP İÇ KALE

12.05.2021-BİLKE

SİNOP’TA SELÇUKLU MİRASI-SELJUKS HERITAGE IN SİNOP-Zekiye TUNÇ & Arzu ÖZBEK

İçkale:

Fotoğraf. İçkalenin güneydoğudan hava fotoğrafı. Fotoğraf Türk Hava Kurumu tarafından çekilmiştir. (Sinop Arkeoloji Müzesi; Redford, 2014, s. 22)

Sinop Kalesi’nin ilk inşasının ne zaman başladığı hakkında kesin bilgi yoktur. Sinop şehrinin Miletler tarafından kurulması ile bu kalenin yapıldığı fikri ileri sürülmüştür (Ülkütaşır, 1949, s. 116-117). MÖ III. yüzyıl başlarında Pont Kralı Büyük Mihridates Sinop’ta mabet, tiyatro, darphane, saray vs. yaptırtarak buraya şehir havası katmış ve çevresine de kale yaptırmıştır (Ülkütaşır, 1949, s. 116; Gökoğlu, 1952, s. 151; Ünal, 2014, s. 298).

Sinop’ta art arda hüküm süren siyasi güçler yani Romalılar, Bizanslılar ve Türkler döneminde de kalede imar yapılmıştır (Ülkütaşır, 1949, s. 151).
Selçuklular, Sinop’u fethettikten sonra kalenin batı tarafında içkale inşa etmişlerdir. Kalenin surlarının yapımında eski dönem eserlerinden kalan sütunlar kullanılmıştır. Sinop’un fethi 1214 yılında olmasına rağmen şehrin alınmasında etkili olan komutanlar kalenin imarını bir yıl sonra bitirdiklerinde kendilerinin yaptırdıkları sahalara isimlerini, şehirlerini ve Sultan I. İzzeddîn Keykâvus’un ismini yazmışlardır (Ülkütaşır, 1949, s. 119).

İçkalenin tanımı ve şehirdeki konumu ile ilgili Ali Boran’ın eserinde şöyle bahsedilmektedir:

“Surlarla çevrili bir kentin en yüksek yerinde hükümdarın, beyin ya da komutanın oturmasına ayrılmış, en son savunma yeri olan kale bölümü; bâlâ hisar ve erek de denir. Surlarla muhat bir şehir veya kasabaların içinde hâkim bir noktaya ayrıca yapılan ve hükümdar veya kumandanın oturmasına ve düşmanın surları halinde veya şehirde bir isyan zuhurunda çekilip müdafaa etmeye mahsus olarak yapılan ikinci kale. Buna öz Türkçede erk denir. Genellikle iç kaleler; şehrin en iç kesiminde ve en yüksek yerinde yer almaktadır. Surlarla çevrili iç kalede, yönetici sarayı, beylerin konutları, darphane, tutukevi ve ibadethane (cami-kilise) gibi yapılar yer almaktadır” (Boran, 2001, s. 8).


Sinop’taki içkale iki bölümden oluşmaktadır. Güney kısmında tersane, kuzeyinde ise askeri depo ve sultan tarafından yaptırıldığı düşünülen Kale Camii vardır (Kuru, 2001, s. 164; Esemenli, 1990, s. 50). İçkalede I. Alâeddîn Keykûbâd’ın emri ile bugünkü cezaevinin olduğu yerde tersanenin yapıldığı ileri sürülmektedir. Kırım’ı ele geçirmek için gemilere olan ihtiyaçtan dolayı gemilerin yapımı ve onarımının sağlandığı Sinop Tersanesi’nin (Redford, 2014, s. 91) 1220-1224 yıllarında yapıldığı düşünülmektedir (Kuru, 2001, s. 165).

İçkalenin güneyinde bulunan tersane alanında 1885 yılında Sinop Mutasarrıfı Vasil/Veysel Paşa’nın yaptırdığı cezaevi vardır (Esemenli, 1990, s. 50-51; Kuru, 2001, s. 164). Yine bir görüşe göre I. Alâeddîn Keykûbâd, Kale Camisi’nin olduğu alana bir silah deposu yaptırmıştır (Kuru, 2001, s. 166).

Sinop İçkale Kitabeleri üzerine araştırma yapan S. Redford, 1215 yılında beş aylık bir sürede bitirilen 166 kitabenin (2014, s. 17) çoğunun asıl yerinde olmadığını tespit etmiştir. Sinop’un fethini takip eden 1215 yılının bahar ve yaz aylarında içkalenin onarımının yapılması sonrasında kitabeler yerleştirilmiştir.

Sinop İçkale inşasını yapanlar Türkiye Selçuklularına bağlı emir ve ileri gelen kimselerdir (Redford, 2014, s. 68-70). Sinop İçkale Kitabelerinde hiyerarşik bir düzenin olduğu gözlemlenmektedir. İçkalenin en itibarlı yeri olan kente bakan ve doğu kısmında sultan ile iki askeri valinin kitabeleri sergilenmektedir. Hiyerarşi, sultan üstte, sonrasında askeri vali, emirler ve küçük kentlerin askeri olmayan valilerine ait olan kitabeler şeklindedir. Bu emirler aynı zamanda kale burç ve duvarlarını onardıklarından varlık sahibi kimseler oldukları da gözden kaçmamaktadır (Redford, 2014, s. 73-75). Sinop’un fethi anısına yapılan içkale kitabeleri, aynı zamanda Türklerin cihat anlayışını anımsatan eserlerdir (Rogers, 1976, p. 83).
Sinop İçkale Kitabelerinde Selçukluların dünya görüşü hakkında bilgiler edinmemiz mümkündür. Selçuklular Türk cihan hâkimiyeti düşüncesini kitabelere nakşetmekle birlikte, kara ve denizlerde hâkimiyet kuran Orta Çağ’ın güçlü bir devleti olduklarını da belirtmişlerdir. Selçuklu sultanının İslamiyet’e olan bağlılığı da kitabelerde açıkça ifade edilmektedir (Redford, 2014, s. 149 vd.).

 
Yorum yapın

Yazan: 12 Mayıs 2021 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , , ,