RSS

Etiket arşivi: sinop tarih

18. YÜZYILDA SİNOP SAMSUN’DAN ETKİN Mİ?

05.09. 2023- Prof. Dr. İbrahim GÜLER-İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi

Sinop ve Samsun’un 18. Yüzyıl Osmanlı İdare Teşkilatlanmasındaki Yeri

foto-eski Sinop 1950

Sinop ve Samsun’un söz konusu dönemde Osmanlı Devlet Teşkilatı içinde iki farklı idarî birimde yer aldığı görülmektedir. Bu dönemde, idarî olarak Sinop, merkezi Kütahya şehri olan Anadolu eyaletinin Kastamonu sancağına bağlı kaza birimlerinden biridir. Samsun ise, aynı dönemde idarî teşkilatlanmada, “muhassıllık”(1) biçiminde idare olunan bir birimdir ve Trabzon eyaletiyle irtibatı bulunmaktadır.(2)

Samsun’un, Kanunî Sultan Süleyman döneminde merkezi Trabzon şehri olan ve Kanunî devrinden itibaren eyalete dönüştürüldüğü görülen Trabzon eyaleti teşkilatı içinde yer almadığı anlaşılmaktadır. Kanunî döneminde ve bundan daha önceki devirlerde, örneğin II. Bayezid devrinde, Samsun (Canik)’un Erzincan valiliğine bağlı olduğu görülmektedir. 17. yüzyılın meşhur müelliflerinden Kâtip Çelebi ve
meşhur seyyahlarımızdan Evliya Çelebi de Trabzon eyaleti sancakları arasında Samsun’u saymamaktadırlar.(3) 18. Yüzyılın ilk yarısında Trabzon eyaleti idarî taksimatı ve tevcihatı hakkında yapılan bir incelemede de Samsun’un Trabzon eyaleti dâhilinde yer almadığına işaret edilmektedir.(4)

Samsun’un, sancak birimi (Canik sancağı) olarak, bir ara Sivas (Rum) beylerbeyliğine (eyaletine) bağlandığına, 19. yüzyılda Tanzimat’tan sonra da Trabzon eyaletine dâhil edildiğine dair bilgiler bulunmaktadır.(5)

18.yüzyılda Sinop, idarî yapı olarak, Samsun’a göre daha küçük bir birimi
teşkil ediyor görünmektedir. Ancak Sinop’un, aynı dönemde daha farklı bir yapılanma ile, malî ve evkaf nitelikli bir devlet teşkilatlanmasında “sancak”,(6) timar teşkilatlanmasında “nahiye”(7) birimi olarak anılması söz konusudur.
Sinop, her ne kadar devlet idare teşkilatlanmasında idarî birim olarak Samsun’a göre daha küçük bir teşkilatlanmayı temsil ediyor gibi görünmekte ise de, hem malî teşkilatlanma açısından hem de ticaret ve askerî(8) etkinlik bakımından 18. yüzyılda ondan çok daha etkin bir durumdadır ve etkisi daha geniş bir alana yayılmaktadır.

BİLKE YORUM: Eski tarihlerde Sinop’un Samsun’dan daha etkin oluşunu önemli bulduğumuz için bu çalışmayı paylaşıyoruz. Sinop M.Ö. de Dünya Ticaret Merkeziydi. Sinop, kabuğunu kırmalı ve suyun sinesinde sakladığı güzellikleri açığa çıkarmalıdır.

Sayın, Prof. Dr. İbrahim GÜLER’E teşekkür ediyoruz. Tamamını okumak isteyenler,

ONSEKİZİNCİ YÜZYILDA SİNOP – SAMSUN İLİŞKİLERİNE AİT BAZI GÖZLEMLER
İbrahim GÜLER yazarak internetten PDF olarak ulaşabilirler.

1 «Muhassıl, Tanzimat’a kadar devlete gelir getiren kaynakları [mîrî mukataaları] iltizam eden
[muayyen bir bedel karşılığında işletmeye alan] vezir ve vali, âyân ve sâireden kimselere
verilen ad» olarak tanımlanmaktadır ve bu tabirin, 1839’dan itibaren iltizam usulü
kaldırıldıktan sonra, her liva ve kazada devlet gelirlerini toplama işiyle görevli memurlar için

kullanıldığı görülmektedir. [Bk. Midhat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lûğatı, Düzeltilmiş ve İlâveli
İkinci Baskı, Enderun Kitabevi, İstanbul 1986, s. 228.]
Muhassıllık ise, bir çeşit vergi tahsildarlığı anlamına gelmekte olup, aynı zamanda XVIII.
yüzyılda bazı sancaklar yönetimi için kullanılmış bir tabirdir. XVIII. yüzyılda Aydın, Saruhan ve
Canik (Samsun) gibi bazı sancaklar muhassıllıkla yönetilmişlerdir. Muhassılların sancakbeyliği
görevini yaptıkları anlaşılmaktadır. Muhassıllıkla idare olunan Samsun (Canik) ve diğer
sancaklara sancakbeyi yerine atanan muhassıllar, vergi toplama işlerinin yanında sancakbeyi
gibi atandıkları yerde asayişi de sağlamakla görevli idiler.[Bk. Yücel Özkaya, XVIII. Yüzyılda
Osmanlı Kurumları ve Toplum Yaşantısı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları: 600, Birinci Baskı,

Ankara 1985, s. 202.]
2 «Trabzon valisine ve Gresun ve Karahisar-ı şarkî ve Bayramlu ——kadılarına ve Canik
muhassılı Mîr Ali zîde mecdehüye hüküm ki, (…..)(…..)(…..)…… » [Bk. Başbakanlık Osmanlı
Arşivi (BOA), Trabzon Defteri, Nu: 2, sene 1173-1211, s. 61-62, hüküm: (numarasız), belge
tarihi: Fî evasıtı Za 1177 ( Mayıs ortaları 1764)].
XVIII. yüzyılda Samsun (Canik)’un, “müstakil sancak” sıfatıyla özel bir idare biçimiyle Osmanlı
Devlet teşkilatlanmasında yer aldığına dair bilgiler vardır.
3 Bk. M.C. Şehabeddin Tekindağ, “Trabzon” maddesi, İslâm Ansiklopedisi, XII/1, s. 464-467;
Özkaya, “XVIII. Yüzyılda Trabzon’un Genel Durumu”, Ondokuzmayıs Üniversitesi Eğitim
Fakültesi (OMÜEF) Birinci Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, 13‐17 Ekim 1986,
Yayına Hazırlayanlar: Mehmet Sağlam, Bayram Kodaman, Ahmet Nişancı, Celal Tarakçı,
Samsun 1988, s. 133-134.

4 Bk. Orhan Kılıç, “XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Trabzon Eyaleti’nin İdarî Taksimatı ve Tevcihatı”,
Uluslararası Katılımlı Trabzon Tarihi Sempozyumu (6‐8 Kasım 1998, Trabzon), Trabzon Tarihi
İlmi Toplantısı (6‐8 Kasım 1998) Bildiriler, 2. Baskı, Trabzon 2000, s. 181.

5 Bk. “Samsun”, Türk Ansiklopedisi, Cilt: XXVIII, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1980, s. 107.

6 Bu konuda ayrıntı için bk. İbrahim Güler, XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Sinop‐İdari Taksimat ve
Ekonomik Tarihi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yakınçağ Tarihi
Anabilim Dalı Doktora Tezi, İstanbul 1992, s. 32-43.
7 Bk. Güler, “XVIII. Yüzyılda Osmanlılarda Kale Mustahfızlığı Hakkında Bazı Bilgiler”, Prof. Dr.
Bayram Kodaman’a Armağan, Samsun 1993, s. 395, 407 (Ek: 2), 409 (Ek: 3) ve karşılaştırınız s.
410-411 (Ek: 4-a,b).
8 Bk. Güler, “XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Askeri Seferlerde Sinop’un Güvenlik ve Asayiş
Meselesi”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 6 (Samsun 1991), s. 389-
412.

 

Etiketler: , , , , , , , ,

Wilhelm Von Rubruck’un SİNOP GEZİSİ “YIL 1253-55”

05.04.2023- Süreyya Eroğlu-A. Alev Direr Akhan- Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2013 17 (1): 257-272

Resim 2: Jules Laurens, Sinop

  1. bölüm13. ile 15. yüzyıllar arasında yazılmış seyahatnameler;


Sinop adının geçtiği en erken tarihli seyahatname, Wilhelm Von Rubruck’un 1253-55 yılları arasında Moğolistan’a yaptığı

seyahatini anlattığı eserdir (resim:1).

Rubruck, detaylı bir Sinop tasviri yapmaz, sadece genel bilgiler vermekle yetinir.

“Majestelerine bildiririm ki,1253 senesi, Mayıs ayının yedisinde, Mare Majus ya da Büyük Deniz diye bilinen Pontus Denizi’ne

girdim. Tücccarlardan öğrendiğim kadarı ile 1400 mil uzunluğundadır ve ortalarına yakın bir yerde kuzey ve güney olmak üzere 2

bölümdür. Güneyde Selçuklu Sultanının bir kalesi ve limanı olan Sinopolis, kuzeyde ise şimdilerde Latinlerin

Gazaria adını verdikleri bir bölge vardır. Ancak Yunanlıların kıyı bölgelerini istilasından sonra bu bölgeye Cesaria anlamında

Cassaria denilmektedir. Burada güneydeki Sinopolise doğru bir çok burun bulunmaktadır. Cesaria ve Sinopolis arası 300 mildir,

her iki şehir, Constantinapole’e 700 mil mesafede bulunmaktadır, yine doğuda İberya’ya yani Georgia ya 700 mil uzaklık vardır.

(5) cümleleriyle izlenimlerini aktarır.

ARAŞTIRMA: Yaşar SARIKAYA

5) “Be it known then to your Sacred Majesty that in the year of our Lord one thousand two hundred and
fifty-three, on the Nones of May (7th May), I entered the Sea of Pontus, which is commonly called
Mare Majus, or the Greater Sea, and it is one thousand four hundred miles in length, as I learnt from
merchants, and is divided as it were into two parts. For about the middle of it there are two points of
land, the one in the north and the other in the south. That which is in the south is called Sinopolis, and
is a fortress and a port of the Soldan of Turkia [=the Seljuk sultan of Rum]; while that which is in the
north is a certain province now called by the Latins Gazaria [=Khazaria; the modern Crimea], but by
the Greeks who inhabit along its sea coast it is called Cassaria, which is Cesaria. And there are certain
promontories projecting out into the sea to the south toward Sinopolis; and there are three hundred
miles between Sinopolis and Cassaria, and so there are seven hundred miles from these points to
Constantinople in length and breadth, and seven hundred to the east, which is Hyberia” [=Iberia],
that is to say, the province of Georgia.” Bkz. Rubruck, F.W. (1990) . His Journey to the Court of the
Great Khan Möngke, 1253-1255, London

 
Yorum yapın

Yazan: 05 Nisan 2023 in Uncategorized

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

SİNOPE SİKKELERİ

09.032023- İsmet EBCİOĞLU

Tamamı: Neşredilmemiş yeni Sinope Şehri Sikkesi ve Onunla İlgili Bazı Sorunlar- İsmet EBCİOĞLU makalesinde

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

Sinuwa-Sinope ilişkisi

04.03.2023-ÖZDEMİR KOÇAK TEZ ÇALIŞMASI-1993- İSTANBUL

Foto Sinop Drahmisi – Ö. ÖZTÜRK

“Hitit metinlerinde geçen Sinuuaıs ile antik dönemdeki Sinope’nin aynı yerler olduğu konusunda görüşler vardır. Bu görüşler genel olarak filolojik delillerin üzerine oturtulmaktadır(l9).
Hitit metinlerinde Sinuua ismi iki çivi yazılı metin cildinde geçmektedir(2o).

Bunlardan biri şöyledir;
“Bir kuzu Sinuua Şehri tanrılarına, bir kuzu Tauanaka Şehri tanrılarına “21 (Lev.XIII-XIV).

Buradaki metin Antuhşum Bayramı ile ilgilidir. Çivi yazılı tablette şehir tanrıları için sunulan kurbanlar ve onların sayılan anlatılmaktadır. Sinuua Şehri tanrılarına da 1 kuzunun kurban edildiği belirtilmektedir(22).
Ancak iki metni dayanak yaparak bu konuda kesin bir görüş ileri sürmek ne derece doğru olacaktır. Kaldı ki şu ana kadar bölgede yapılan araştımalar bu döneme tarihlenebilecek bir yerleşmenin varlığına işaret etmemektedir(23). Bundan dolayı Sinuua ile Sinope eşitliğini öne sürmek için vaktin henüz erken olduğu kanaatindeyiz.”

Sinop Drahmisi FOTO- Ö. ÖZTÜRK

18- KBO. iV 13 I 451 ; KBO .. \v142 Rs. 6′; Monde-Tischler, a.g.e., s. 3S8.
19- Umar, Torklye’dekl Yer Adları, s.342; 732. B.Umar ;” Sinuwa, Sinop kentinin ilkçağdaki adının
Hitit metinlerinde görOlen biçimJdir. Sinop ekonomJsinin o çağda ömllikle balıkçtlığıı bağımlı
olduğunu bilmekteyiz. Bu yüzden, kentin S(wa)- İnuwa, Güz.el-balıklık (balıkyurdu) adını taşıması
pek yerli yerindedir” demektedir. Aynca O, Sinuwa’mn Luwi dili. sö:zcük ve takılarıyla türetilmiş
adlann Paphlagonia’da kullanılan · örneklerinden biri olduğu görüşündedir. Aynca bk. Ertem,
Col,rafya Adları Dizini, s.125.
20- KBO. IV 13 I 45′ -,KBO XVI 42 Rs. 6′
21- KBO. IV 13 I 45′; Monde-Tischler, a.g.e.,s.358
22- KBO. IV 13 145′; Monde–Tischlcr, a.g.e., s.358
23- AraşbmıaJann, öı.ellikle bu yörelerde yetersiz oluşu da gözönüne alınmalıdır. · Çünkü yörede
sadece Gerze Köşk Höyilğil’nde M.Ö.1800’e ait Er Hitit malzemesi ele geçmJştir. bk.s.28.

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

SİNOPLU HASAN REİS YIL 1771

21.01.2023-BİLKE

Sinoplu Hasan Reis’in yaşayan akrabaları varsa, hafızalara kaydedilen anılardan hatırlayacaklar olabilir. Sadece Hasan Reis değil, bu yazıda İncirpınarı köyü hakkında da yaşanan olayları bulacaksınız. İlgili 2 sayfaya yer veriyoruz. Tamamına ulaşmak isteyenler için kitabın kapak sayfasını paylaştık.

18. YÜZYILDA SİNOP- SAMSUN İLİŞKİLERİNE AİT BAZI GÖZLEMLER-Prof. Dr. İbrahim GÜLER

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

SİNOP’TA ROMA DÖNEMİ SU KANALLARI

25.12.2022- ARAŞTIRMA- A. Yaşar SARIKAYA

 Zeytin Projesi çalışma programı içinde, Sinop zeytin imalathanesini gezmiştik. Kazı alanı Müze Müdürlüğü tarafından korumaya alınmıştı. Alanın üst tarafında tepede adadan gelen su kanalı vardı. Yazının tamamı, Sinop Roma su kanalları hakkında bilgimizi artıracak.

Tarihi kentimiz değerini kazanmalı ve Sinop, gerçek değerini bulmalı. Koloni dönemlerinde dünya ticaret merkeziydi. Şimdi de sayılır turizm kentleri  arasında olabilir.  Akademik çalışmalar, bilimsel bilgi ve verilere bu nedenle yer veriyor, Sinop'un gerçek değerini bulmasını istiyoruz. 
 Önce akademik çalışma içindeki bazı fotoğraflara ve bazı bölümlere bakalım:

Sinop’taki Roma hamamı ve su sarnıçlarının lokasyonları.

Su kanalı muhtemel güzergâhı (mavi renk ile gösterilen hat) ve sahanın topografik özellikleri ile ilişkisi.

Foto 1: Roma hamamını besleyen büyük su sarnıcının dışarıdan ve içeriden görünüşü

Sinop’taki su sarnıçlarına su taşıyan Roma dönemi kapalı taş örme su kanalları.

Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu- Arş. Gör. Dr. Cihan Bayrakdar Sinop (Türkiye) geç Roma dönemi su yapılarının rekonstrüksiyonuna ait ön bulgular. International Journal of Human Sciences, 10(2), 21-33.

………………………………

Roma dönemi Sinop şehrinin tarihinde farklı bir yere sahiptir. Bu farklılık, Roma yerleşimlerinin önemli elemanları olan Hamam, Gymnasium ve Palestra vb. yapılar ile bunların yerleşim planı ve fonksiyonel özelliklerinde belirgin olarak görülmektedir. Sinop Roma dönemi yaşam çevresinin coğrafi verilere dayandırılan rekonstrüksiyonun yapılması bir proje çalışması olarak planlanmıştır. Roma dönemi su yapıları ise bu geniş kapsamlı araştırma projesinin bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu çalışmada Sinop’taki Roma dönemi su yapılarının rekonstrüksiyonuna yönelik ilk bulguların paylaşılması hedeflenmiştir.

………………..

Rekonstrüksiyonda kullanılan arkeolojik veri tabanı elemanları
Eldeki arkeolojik bulgulardan hareketle Sinop’taki Roma yerleşmesinin döneminin önemli bir ticaret-liman şehri olduğunu söylemek mümkündür. Dönemin nüfusunu yerli halk, tüccar ve tacirler ile askerler oluşturmaktadır. Başta “Büyük Roma Hamamı” olmak üzere, su yapılarının zenginliği ve dağılış özelliği Sinop’taki Roma yerleşmesinin oldukça geniş bir alana yayıldığını ve büyük bir nüfus barındırdığına işaret etmektedir.

Çalışmanın tamamını okumak yararlı olacaktır. Akademisyenlerimize teşekkürler.

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

SİNOP ŞEHABEDDİN AĞA ÇEŞMESİ

13.06.2022-BİLKE

BEYLİKLER DÖNEMİNDE SİNOP YÜKSEK LİSANS TEZİ-

DANIŞMANI
Prof. Dr. Abdülhalik BAKIR

HAZIRLAYAN Muhammet BERBEROĞLU

Sinop merkezde aşağı hamamın hemen arkasında bulunan çeşme, 2X2.70cm. Ölçüsünde inşa edilmiştir(Resim-11).

Çeşme kesme taştan inşa edilmiş olup, ön yüzünde bir kemer içerisine alınmış tek musluktan oluşmaktadır.

Çeşmenin kitabesi kemerin iç kısmında musluğun hemen yukarısında bulunan
bölümde 0.46 cm. kutrunda bir daireden oluşmaktadır. Kitabe girift Selçuki neshi ile yazılmış olup, beş satırdan oluşmaktadır.

Kitabe şöyledir:
“ Bu mübarek çeşmenin yapılmasını ve tatlı suyunun çıkarılmasını 833 yılı
Şabanında Şehabüddin Memlük emretti. Allah kabul etsin ve ondan razı
olusun”
demektedir.

Yüksek lisans tezi içinde Beylikler Döneminde Sinop konusunda detaylı bilgiler bulacaksınız. :

II Bayezid döneminde düzenlenen 1487 tarihli tahrir defteridir ki çalışma dönemimize en yakın olanı budur. Bu defter her ne kadar çalışma dönemimizin sonrasını kapsıyorsa da öncesine ait önemli bilgileri
bize sunmaktadır. Bu defter ışığında Sinop’un toplatma 20 mahalleden müteşekkil olduğunu görmekteyiz. Bu mahallelerin 13’ü Türk, 7’si ise Rum mahallelerinden oluşmakta idi.

Detaylı bilgileri çalışmanın tamamında bulacaksınız:

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

SİNOP İÇ KALE

12.05.2021-BİLKE

SİNOP’TA SELÇUKLU MİRASI-SELJUKS HERITAGE IN SİNOP-Zekiye TUNÇ & Arzu ÖZBEK

İçkale:

Fotoğraf. İçkalenin güneydoğudan hava fotoğrafı. Fotoğraf Türk Hava Kurumu tarafından çekilmiştir. (Sinop Arkeoloji Müzesi; Redford, 2014, s. 22)

Sinop Kalesi’nin ilk inşasının ne zaman başladığı hakkında kesin bilgi yoktur. Sinop şehrinin Miletler tarafından kurulması ile bu kalenin yapıldığı fikri ileri sürülmüştür (Ülkütaşır, 1949, s. 116-117). MÖ III. yüzyıl başlarında Pont Kralı Büyük Mihridates Sinop’ta mabet, tiyatro, darphane, saray vs. yaptırtarak buraya şehir havası katmış ve çevresine de kale yaptırmıştır (Ülkütaşır, 1949, s. 116; Gökoğlu, 1952, s. 151; Ünal, 2014, s. 298).

Sinop’ta art arda hüküm süren siyasi güçler yani Romalılar, Bizanslılar ve Türkler döneminde de kalede imar yapılmıştır (Ülkütaşır, 1949, s. 151).
Selçuklular, Sinop’u fethettikten sonra kalenin batı tarafında içkale inşa etmişlerdir. Kalenin surlarının yapımında eski dönem eserlerinden kalan sütunlar kullanılmıştır. Sinop’un fethi 1214 yılında olmasına rağmen şehrin alınmasında etkili olan komutanlar kalenin imarını bir yıl sonra bitirdiklerinde kendilerinin yaptırdıkları sahalara isimlerini, şehirlerini ve Sultan I. İzzeddîn Keykâvus’un ismini yazmışlardır (Ülkütaşır, 1949, s. 119).

İçkalenin tanımı ve şehirdeki konumu ile ilgili Ali Boran’ın eserinde şöyle bahsedilmektedir:

“Surlarla çevrili bir kentin en yüksek yerinde hükümdarın, beyin ya da komutanın oturmasına ayrılmış, en son savunma yeri olan kale bölümü; bâlâ hisar ve erek de denir. Surlarla muhat bir şehir veya kasabaların içinde hâkim bir noktaya ayrıca yapılan ve hükümdar veya kumandanın oturmasına ve düşmanın surları halinde veya şehirde bir isyan zuhurunda çekilip müdafaa etmeye mahsus olarak yapılan ikinci kale. Buna öz Türkçede erk denir. Genellikle iç kaleler; şehrin en iç kesiminde ve en yüksek yerinde yer almaktadır. Surlarla çevrili iç kalede, yönetici sarayı, beylerin konutları, darphane, tutukevi ve ibadethane (cami-kilise) gibi yapılar yer almaktadır” (Boran, 2001, s. 8).


Sinop’taki içkale iki bölümden oluşmaktadır. Güney kısmında tersane, kuzeyinde ise askeri depo ve sultan tarafından yaptırıldığı düşünülen Kale Camii vardır (Kuru, 2001, s. 164; Esemenli, 1990, s. 50). İçkalede I. Alâeddîn Keykûbâd’ın emri ile bugünkü cezaevinin olduğu yerde tersanenin yapıldığı ileri sürülmektedir. Kırım’ı ele geçirmek için gemilere olan ihtiyaçtan dolayı gemilerin yapımı ve onarımının sağlandığı Sinop Tersanesi’nin (Redford, 2014, s. 91) 1220-1224 yıllarında yapıldığı düşünülmektedir (Kuru, 2001, s. 165).

İçkalenin güneyinde bulunan tersane alanında 1885 yılında Sinop Mutasarrıfı Vasil/Veysel Paşa’nın yaptırdığı cezaevi vardır (Esemenli, 1990, s. 50-51; Kuru, 2001, s. 164). Yine bir görüşe göre I. Alâeddîn Keykûbâd, Kale Camisi’nin olduğu alana bir silah deposu yaptırmıştır (Kuru, 2001, s. 166).

Sinop İçkale Kitabeleri üzerine araştırma yapan S. Redford, 1215 yılında beş aylık bir sürede bitirilen 166 kitabenin (2014, s. 17) çoğunun asıl yerinde olmadığını tespit etmiştir. Sinop’un fethini takip eden 1215 yılının bahar ve yaz aylarında içkalenin onarımının yapılması sonrasında kitabeler yerleştirilmiştir.

Sinop İçkale inşasını yapanlar Türkiye Selçuklularına bağlı emir ve ileri gelen kimselerdir (Redford, 2014, s. 68-70). Sinop İçkale Kitabelerinde hiyerarşik bir düzenin olduğu gözlemlenmektedir. İçkalenin en itibarlı yeri olan kente bakan ve doğu kısmında sultan ile iki askeri valinin kitabeleri sergilenmektedir. Hiyerarşi, sultan üstte, sonrasında askeri vali, emirler ve küçük kentlerin askeri olmayan valilerine ait olan kitabeler şeklindedir. Bu emirler aynı zamanda kale burç ve duvarlarını onardıklarından varlık sahibi kimseler oldukları da gözden kaçmamaktadır (Redford, 2014, s. 73-75). Sinop’un fethi anısına yapılan içkale kitabeleri, aynı zamanda Türklerin cihat anlayışını anımsatan eserlerdir (Rogers, 1976, p. 83).
Sinop İçkale Kitabelerinde Selçukluların dünya görüşü hakkında bilgiler edinmemiz mümkündür. Selçuklular Türk cihan hâkimiyeti düşüncesini kitabelere nakşetmekle birlikte, kara ve denizlerde hâkimiyet kuran Orta Çağ’ın güçlü bir devleti olduklarını da belirtmişlerdir. Selçuklu sultanının İslamiyet’e olan bağlılığı da kitabelerde açıkça ifade edilmektedir (Redford, 2014, s. 149 vd.).

 
Yorum yapın

Yazan: 12 Mayıs 2021 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , , ,

UYKUMU GÖRECEĞİM TAKTIM KAFAYI

14.02.2021-BİLKE

11-12 yaşındaki çocukların, kafasından benimle aynı düşünceler geçmiş mi hep merak etmişimdir. Uykumu göreceğim diye yataktan kalkıp, gece yarılarına kadar gözlerini ıslamak gibi. Küçük ve büyük kavramlarının kafada oluşturduğu ile insanların yüklediği anlam arasındaki fark gibi. Tatlı ve acı kavramları gibi. Peki, ama kim karar vermiş bunların taşıdığı ağırlığın oranına ölçüsüne? Çocukluk işte taktım kafayı.

İstiklal Okulu ya da ortaokul birinci sınıf öğrencisiyim. Bir kavram deneyeceğim ama evde kimsenin olmaması gerek. Annem evden pazara ya da komşuya gitsin diye bekliyorum. Acı biberleri test edeceğim, bakalım acı kavramının eni boyu ağırlığı ne?

Ve annem komşuya gitti. Hemen dolaptan biberleri çıkardım, içlerinden acı olanları seçtim. Nasıl heyecanlıyım, sanki atomu parçalayacağım. Biberleri kızarttım,  mutfak mutlaka dağılmıştır tabi. Biberlerin acı olmadığını düşünerek yemeye başladım. Hepsini bitirdim.

Ağzım alev, alev yanmakta, ne su içtim, ne bir şey yedim. Etkisi ne kadar sürecekti onu da test ettim. Ortalığı becerebildiğim kadar topladım. Annem gelince hiçbir şey olmamış gibi davrandım. O mutlaka kokudan anlamıştır, ama o kısmını hatırlamıyorum. Acı denen kavram ACI imiş gerçekten.

Gelelim 2007 yılına. İzleyeceğiniz video, 2007 araştırmalarımdan. Kaynak kişilerim KUYULAR diye bir tarihi kalıntıdan söz eder de ben gidip bakmaz mıyım? Arabamız Eltiyeri tepesine kadar gitti. Devamında traktörle dereye kadar gittik. Sonra yamaca doğru yürü bakalım. düşme kayma tehlikesi cabası. Kaymakamlıktan gelen 2 arkadaş sonradan bana kızmamışlardır umarım. Zor bir yürüyüşten sonra dağların en tepesine ulaştık. Çekimleri bitirmeden kameram bozuldu. Kameramdan çok detay alamadığım için üzüldüm. Araştırmalarımda tam 3tane kamera eskittim.

Bakanlığa ve ilgili kurumlara durumu ilettim, foto ve görüntüleri gönderdim. Onlar gelene kadar son kalan kalıntı da yok edilmişti. Ama bölgenin tarihi dokusu kesinlikle zamanı geldiğinde araştırılacak, bundan eminim. Benim görüntülerim ve belgelerim de işte o zaman işe yarayacak sanırım. Ayşe Yaşar SARIKAYA

 
Yorum yapın

Yazan: 14 Şubat 2021 in Bilinmeyenler

 

Etiketler: , , ,