RSS

Etiket arşivi: tarih sinop

KARADENİZ ÜÇLEMESİ

11.05.2024- Tufan BİLGİLİ-AMAZON rüyası SİNOPE

….

Pontos (Karadeniz) yirmi iki yüzyıl sonra yöresel denizcilerin kendisi için söylenceye dönüşecek;

“Yanoz’da9 eserim,

Yason’da10 keserim,

Adabaşı’nda (Kapri) kaptan seçerim,

Kerempe’de11 tahta atıp ananı bellerim” değişini doğrulayacak şekilde çılgınlaşmıştı. Amiral Aspion Helenlerin tecrübeli ve usta kaptanıydı. Ege’de, Akdeniz’de hatta Atlantik’te yelken açmış dümen tutmuş denizciydi. Nice fırtınalar görmüş, okyanusun dev dalgalarıyla boğuşmuştu. Ancak denizcilerin korkulu rüyası olarak bilinen Karadeniz üçlemeleri duymuş ama hiç karşılaşmamıştı. İşte şimdi yüzleşiyordu! Yılların biriktirdiği denizcilik tecrübelerinin hemen hiçbiri yaşamakta olduğu sıkıntılara çare olmuyordu. Teknesine muntazaman vuran dalgalardan sonra birbiri peşine aralıksız ve düzensiz triremeye çarpan dalgalar teknenin dengesini bozuyor, tekneyi rotasından çıkarıyor, her defasında batma tehlikesi yaşatıyordu.

Bu arada yelken direği de yay gibi eğilmiş kırılmaya ramak kalmıştı. Kaptanın “Camadan vurun”1 komutu ağızdan ağıza süvariye, süvariden de gemicilere ulaştı. İskele ve sancak çarmıhlarından 2 camadan atmak için ana direğe tırmanan gemicilerden biri rüzgârın tesiriyle savrulup güverteye düşer düşmez öldü. Yerine tırmanan gemiciyle dört gemici yelkenin bir kısmını katlayıp, yelkeni küçülttüler.

….

 
Yorum yapın

Yazan: 11 Mayıs 2024 in KONUK YAZARLAR

 

Etiketler: , , , , , , , , ,

Tarihin Akışını Değiştiren Kadın 

11.11.2023- Anadolu Tarihi/anadoluyugeziyorum

Tarihte kadınların dünyayı nasıl şekillendirdiğiyle ilgili pekçok örnek verilebilir. Tarih kitaplarında yer yer kadınların yeri ve önemi üzerinde durulmuştur. Kadınlar, dün, bugün ve yarın ailenin ve toplumun şekillenmesinde çok  büyük etkiye sahip olmarına karşın ne yazık ki,  tarihin altın sayfalarında yeterince yer alamamışlardır. İşte tarihin akışını değiştiren, şekillendiren sıradışı kadınlardan biri: Hatice Hüma Hatun!

Hüma Hatun; çağ açıp çağ kapatabilecek bir kahraman olarak Fatih Sultan Mehmet’i doğurup, başarıyla yetiştirmiştir.  21 yaşında İstanbul’u fetheden Sultan Mehmet’in yetişmesinde en çok emek verenlerin başında eşi Sultan Murat’la birlikte Hatice Hüma Hatun gelmektedir.

Büyük cihan hükümdarı, İstanbul’un fatihi, Sultan Mehmet’in annesi hakkında neler biliyoruz? Edirne Sarayı’nda 1432 yılında doğan şehzade Mehmet’i büyük bir özenle  yetiştirdi. Özellikle Anadolu’nun büyük evliyalarından birisi olan Hacı Bayram Veli’nin Sultan II. Murat’a verdiği  “Bu şehri ve fethini sen de ben de göremeyeceğiz,  ama beşikteki  çocuk “Mehmet” görecek …” müjdesi annesi Hüma Hatun’un gayretini bir kat daha arttırır. Annesi  geleceğin Fatih’inin  üstüne titrer, tahsil ve terbiyesini  aşkla nakış nakış işler.

Cihan hükümdarı Fatih Sultan Mehmet’in  annesi, Fatih’in ilk terbiyecisi, ilk hocasıdır. 

Şehzade Mehmet’in eğitiminin en üstün şekilde olması için, devrin en büyük alimlerinin onun yetiştirilmesinde rol almasını sağlar. Mehmet’ini, başta Akşemseddin olmak üzere Molla GüraniMolla Fenari ve Şeyh Sinan gibi mümtaz alimlere emanet eder. Hocalarından, disiplinin elden bırakılmamasını, onu cesaretli ve fetih ruhuyla yetiştirmelerini ister. Ahlaki açıdan da  en güçlü, en değerli  olarak hazırlanmasında titizlik gösterir.

Hüma Hatun; Osmanlı padişahlarından II. Murat’ın eşi ve Fatih Sultan Mehmet’in annesidir. Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde yaşayan Hüma Hatun, Candaroğlu  Beyliği’nin en güçlü hükümdarlarından İbrahim Bey’in kızı, İsfendiyar Bey’in torunudur.

Tarihi kaynaklara göre, II. Murat, tahta geçtikten sonra  Kuzey Anadolu topraklarını fethetmek amacıyla 1424 yılında Bolu yakınlarında Candaroğulları beyliği ile bir mücadeleye girişir. Savaşı kaybeden  Candaroğlu İsfendiyar Bey,  yaralanır ve Sinop kalesine sığınır.

İsfendiyar Bey, küçük oğlunu Sultan II. Murat’a elçi olarak göndererek affını ister ve torunu Hatice Âlime Hüma Hatun’u nikahla Sultan Murat’la  evlendirmek istediğini belirtir. II. Murat bu teklifi kabul eder ve düğün hazırlıkları başlar. Düğün vasıtasıyla oluşan  barış  ortamında 1424 yılında bir heyet Osmanlı başkenti Bursa sarayından  hediyelerle birlikte Kastamonu’ya gelir. Kastamonu’nun Devrekani ilçesinin Çayırcık Köyü’nde Sultan Murad ile Hüma Hatun’un düğünü yapılır. 1432 yılında bu evlilikten Fatih Sultan Mehmet dünyaya gelir.

Hüma Hatun’un kabri, Bursa Muradiye Külliyesinde yer almaktadır. Huma Hatun’un eşi  Sultan 2. Murat ve pekçok Osmanlı şehzedesinin yattığı Muradiye Külliyesi Bursa’nın en önemli  dini tarihi mekanları arasında yer almaktadır. Hüma Hatun ya da Hatuniye Kümbeti adıyla anılmaktadır.

Hüma Hatun’un 1449 yıliında vefat ettiğinde çok sevgili oğlu şehzade Mehmet, şehzadeler şehri Manisa’da valilik yapmaktadır.  Bu sırada annesi İstanbul’un fethini göremeden Osmanlı başkenti Bursa’da vefat etmiştir.

Günümüzde Hatice Hüma Hatun’un ismi memleketi, Kastamonu’da yaşatılıyor. Adına açılmış okullar, yurtların yanında her sene mayıs ayında Devrekani ilçesinde geleneksel olarak şenlikler organize ediliyor.

***Farklı görüşlere yer verelim:

Yazar:Ahmet ŞİMŞİRGİL, Aslında Fatih’in annesinin kim olduğu meselesi türbesindeki bilgilerde gizlidir. Zira o¸ 1449 yılında vefat etmiş ve Bursa’da defnedilmiştir.

Buradan hareketle II. İbrahim Bey’in kızının olması mümkün değildir. Zira Hatice Halime Hatun’un II. Bayezid Han devrine kadar yaşadığı ve 1500 tarihinden sonra vefat ettiği bilinmektedir. Bu durumda Fatih’in annesi olması imkân dışıdır.

Diğer taraftan Sırp kralının kızı olan Mara Hatun’un da Fatih’in annesi olma ihtimali yoktur. Çünkü II. Murad Han’ın¸ Mara Hatun ile evliliği 1435 veya 1437 yılında olmuştur. Bu durumda 1432 doğumlu olan Fatih’in bu hanımdan doğmuş olması düşünülemez. Hatta Fatih babasının vefatından sonra ana diye hitap ettiği Mara Hatun’u devlet adamlarından biri ile evlendirmek istemiş ancak o Serez’de bir manastıra çekilmeyi tercih etmiştir. Şayet öz annesi olsa Fatih¸ böyle bir teşebbüse girişmezdi. Keza Mara Hatun da İstanbul’dan ayrılmazdı.

Bu durumda gerek Bursa mahkeme sicillerinden gerekse Peçevi Tarihi gibi kaynaklardan elde edilen bilgiler ışığında Fatih’in annesinin Hüma Hatun olduğu anlaşılır. Babasının adının Abdullah olarak kaydedilmesinden Hüma Hatun’un cariyelikten gelme olup muhtemelen Kafkas asıllı olduğu tahmin edilmektedir.

BİLKE YORUM: Hüma Hatun, Candaroğlu  İbrahim Bey’in kızı, İsfendiyar Bey’in torunudur. Baba ve dedesinin mezarları Sinop’tadır. Fatih’in annesi Hüma Hatun’un Sinop’a ziyarete geldiği anlatılmaktadır. Kastamonu Devrekhaneli olan Hatun, Sinop’a mezar ziyareti için gelmiş olmalı fikri mezarların Sinop’ta oluşundan olmalıdır.

 
Yorum yapın

Yazan: 11 Kasım 2023 in Genel Kültür

 

Etiketler: , , , , , , ,

ESKİ ÇAĞDA SİNOP’TA TÜRK VARLIĞI İLE İLGİLİ TEZLER

22.07.2023- TÜRKİYE SELÇUKLULARI DÖNEMİNDE AŞIKLAR ADASI “SİNOP”UN FETHİ
Dr. Zekiye TUNÇ- Doç. Dr. Mustafa ŞAHİN

Eski Çağ’da Sinop’ta Türklerin Varlığı ile İlgili Tezler
Karadeniz Bölgesi’nde Türk varlığı milattan önceki yüzyıllara dayandırılmaktadır. Araştırmalara
göre bölgeye ilk olarak MÖ 3. bin ile 2. bin yılları arasında Oğuzların kollarından sayılan “Gas/Kas” ve
“Gud/Gutîler”in geldiğinden bahsedilir (İnan, 2003: 72). Sonrasında Kimmerler ve İskitler ard arda
Karadeniz’de görülmüşlerdir. İskitlerin vatanının Asya olduğu ve buradan göç ederek Kimmerlerin
yurtlarına geldikleri Heredot’un kayıtlarında anlatılmıştır: “Göçebe Skyt4’hler Asya’daydılar.
Massagetlerle yaptıkları bir savaştan yenik çıktılar, Araxes ırmağını geçtiler, Kimmerlerin yanına göç
ettiler. (Skythlerin oturdukları yerler eskiden Kimmerlerinmiş, öyle derler)” (Heredotos, 2012: 298).
İskitlerin sıkıştırması ile bugünkü Gürcistan’dan Doğu Anadolu’ya, oradan da İç Anadolu’ya gelen
Kimmerler MÖ 695 civarında Frig Devleti’ni yıkarak bölgede bozkır-göçebe geleneklerini devam
ettiren bir devlet kurmuşlardı. Bu sırada bir kısım Kimmer boyları da kuzeye çıkarak Karadeniz
Bölgesi’ne yayılmaya başlamışlardır (Tellioğlu, 2007: 655). Anadolu’da gittikleri her sahada olduğu
gibi Karadeniz Bölgesi’ni de siyasi ve sosyal bakımdan önemli ölçüde etkileyen Kimmerler,
hâkimiyetleri süresi boyunca Sinop’tan Trabzon’a kadar uzanan kıyı şeridinin kontrolünü ellerinde
bulundurmuşlardır (Tellioğlu, 2007: 23-24).
Kimmerleri takiben Anadolu’ya giren İskitler MÖ 665’ten itibaren Kür Nehri’nin sağ yakasına
yerleşmeye başlamışlardır. MÖ 401 civarında bölgedeki İskit hâkimiyet sahası Çoruh boylarına
ulaşmıştır. Bu süre içerisinde, Sinop’tan Trabzon’a kadar olan sahil şeridi de bazı İskit boylarının eline
geçmiştir (Tellioğlu, 2007: 655). Güney Karadeniz sahilinde Sinop’tan başlayan İskit hâkimiyeti bu
şehrin yüz seksen km batısına kadar uzanıyordu. Yunanlılar, Karadeniz Bölgesi’nde koloni kurmaya
başladıklarında, Sinop’tan Kolhis’e uzanan sahada mitolojilerinde ve edebiyatlarında büyük yer
tutacak İskit kadınlar topluluğu olan Amazonlarla karşılaşmışlardır (Tellioğlu, 2007: 33).

(Sinop Tersane Kapısı üstünde kilit taşı olarak yerleştirilen taşın üstündeki simgeler “ticaret yapanlara ait damga, marka” gibi düşünen bilim adamları varsa da, farklı düşünenler de var, çünkü çok dikkat çekici. 2023 tahrip olduğunu gördük, kim sahip çıkacak bu değerlere BİLKE)

Orta Çağ’da Sinop’ta Türk Yerleşmeleri
Orta Çağ’da Sinop’ta çeşitli Türk kavimlerinden Bulgar ve Kıpçak yerleşmeleri görülmüştür; ancak
en güçlü tesiri Selçuklular yapmışlardır.
Bulgarlar, Bizans topraklarına 482 ile 559 yılları arasında saldırıları sıralarında Bizans’a esir
düşmüşlerdir. 530 yılında bir Bulgar birliğinin yenilmesi sonucunda Bizans ordularına alınıp Armenie
ve Lazique bölgelerine yani Çoruh ve Yukarı Fırat çevresi sahalarına yerleştirilmişlerdir. Bulgarların
özellikle nakledildikleri Armenie ve Lazique olarak isimlendirilen bölgenin bugün aşağı yukarı
Trabzon’dan Sinop’a oradan da güneye Tuz Gölü’nün doğusundan geçerek Kayseri’yi de içine alan bir
hat takip ettiği söylenebilir (Anzerlioğlu, 2003: 66).
Bulgarların Sinop’taki varlığına dair bilgilerimizin yanında Kıpçaklarda bölgede yerleşmişlerdir.
MS 13. yy.’ın ilk yarısında Moğol istilası ile Kıpçaklardan bir kısmının Balkanlara, diğer bir kısmının ise
Kırım’a geçtikten sonra Sinop’a geçerek Karadeniz’in güney sahillerinde yerleştikleri bilinir. Moğol
baskısı sonucu bir başka Kıpçak kolunun ise Gürcistan üzerinden Doğu Karadeniz’e geçtiğine
bakıldığında Karadeniz’e çeşitli yollardan Kıpçak göçlerinin olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır (Acun,
1999: 27).

çalışmanın tamamına;

22-23 ağustos 2016 Gostivar Makedonya

14. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi

Akademisyenlerimize teşekkürler BİLKE

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

SİNOP’TA ROMA DÖNEMİ SU KANALLARI

25.12.2022- ARAŞTIRMA- A. Yaşar SARIKAYA

 Zeytin Projesi çalışma programı içinde, Sinop zeytin imalathanesini gezmiştik. Kazı alanı Müze Müdürlüğü tarafından korumaya alınmıştı. Alanın üst tarafında tepede adadan gelen su kanalı vardı. Yazının tamamı, Sinop Roma su kanalları hakkında bilgimizi artıracak.

Tarihi kentimiz değerini kazanmalı ve Sinop, gerçek değerini bulmalı. Koloni dönemlerinde dünya ticaret merkeziydi. Şimdi de sayılır turizm kentleri  arasında olabilir.  Akademik çalışmalar, bilimsel bilgi ve verilere bu nedenle yer veriyor, Sinop'un gerçek değerini bulmasını istiyoruz. 
 Önce akademik çalışma içindeki bazı fotoğraflara ve bazı bölümlere bakalım:

Sinop’taki Roma hamamı ve su sarnıçlarının lokasyonları.

Su kanalı muhtemel güzergâhı (mavi renk ile gösterilen hat) ve sahanın topografik özellikleri ile ilişkisi.

Foto 1: Roma hamamını besleyen büyük su sarnıcının dışarıdan ve içeriden görünüşü

Sinop’taki su sarnıçlarına su taşıyan Roma dönemi kapalı taş örme su kanalları.

Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu- Arş. Gör. Dr. Cihan Bayrakdar Sinop (Türkiye) geç Roma dönemi su yapılarının rekonstrüksiyonuna ait ön bulgular. International Journal of Human Sciences, 10(2), 21-33.

………………………………

Roma dönemi Sinop şehrinin tarihinde farklı bir yere sahiptir. Bu farklılık, Roma yerleşimlerinin önemli elemanları olan Hamam, Gymnasium ve Palestra vb. yapılar ile bunların yerleşim planı ve fonksiyonel özelliklerinde belirgin olarak görülmektedir. Sinop Roma dönemi yaşam çevresinin coğrafi verilere dayandırılan rekonstrüksiyonun yapılması bir proje çalışması olarak planlanmıştır. Roma dönemi su yapıları ise bu geniş kapsamlı araştırma projesinin bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu çalışmada Sinop’taki Roma dönemi su yapılarının rekonstrüksiyonuna yönelik ilk bulguların paylaşılması hedeflenmiştir.

………………..

Rekonstrüksiyonda kullanılan arkeolojik veri tabanı elemanları
Eldeki arkeolojik bulgulardan hareketle Sinop’taki Roma yerleşmesinin döneminin önemli bir ticaret-liman şehri olduğunu söylemek mümkündür. Dönemin nüfusunu yerli halk, tüccar ve tacirler ile askerler oluşturmaktadır. Başta “Büyük Roma Hamamı” olmak üzere, su yapılarının zenginliği ve dağılış özelliği Sinop’taki Roma yerleşmesinin oldukça geniş bir alana yayıldığını ve büyük bir nüfus barındırdığına işaret etmektedir.

Çalışmanın tamamını okumak yararlı olacaktır. Akademisyenlerimize teşekkürler.

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,