RSS

Etiket arşivi: tersane kapısı

ESKİ ÇAĞDA SİNOP’TA TÜRK VARLIĞI İLE İLGİLİ TEZLER

22.07.2023- TÜRKİYE SELÇUKLULARI DÖNEMİNDE AŞIKLAR ADASI “SİNOP”UN FETHİ
Dr. Zekiye TUNÇ- Doç. Dr. Mustafa ŞAHİN

Eski Çağ’da Sinop’ta Türklerin Varlığı ile İlgili Tezler
Karadeniz Bölgesi’nde Türk varlığı milattan önceki yüzyıllara dayandırılmaktadır. Araştırmalara
göre bölgeye ilk olarak MÖ 3. bin ile 2. bin yılları arasında Oğuzların kollarından sayılan “Gas/Kas” ve
“Gud/Gutîler”in geldiğinden bahsedilir (İnan, 2003: 72). Sonrasında Kimmerler ve İskitler ard arda
Karadeniz’de görülmüşlerdir. İskitlerin vatanının Asya olduğu ve buradan göç ederek Kimmerlerin
yurtlarına geldikleri Heredot’un kayıtlarında anlatılmıştır: “Göçebe Skyt4’hler Asya’daydılar.
Massagetlerle yaptıkları bir savaştan yenik çıktılar, Araxes ırmağını geçtiler, Kimmerlerin yanına göç
ettiler. (Skythlerin oturdukları yerler eskiden Kimmerlerinmiş, öyle derler)” (Heredotos, 2012: 298).
İskitlerin sıkıştırması ile bugünkü Gürcistan’dan Doğu Anadolu’ya, oradan da İç Anadolu’ya gelen
Kimmerler MÖ 695 civarında Frig Devleti’ni yıkarak bölgede bozkır-göçebe geleneklerini devam
ettiren bir devlet kurmuşlardı. Bu sırada bir kısım Kimmer boyları da kuzeye çıkarak Karadeniz
Bölgesi’ne yayılmaya başlamışlardır (Tellioğlu, 2007: 655). Anadolu’da gittikleri her sahada olduğu
gibi Karadeniz Bölgesi’ni de siyasi ve sosyal bakımdan önemli ölçüde etkileyen Kimmerler,
hâkimiyetleri süresi boyunca Sinop’tan Trabzon’a kadar uzanan kıyı şeridinin kontrolünü ellerinde
bulundurmuşlardır (Tellioğlu, 2007: 23-24).
Kimmerleri takiben Anadolu’ya giren İskitler MÖ 665’ten itibaren Kür Nehri’nin sağ yakasına
yerleşmeye başlamışlardır. MÖ 401 civarında bölgedeki İskit hâkimiyet sahası Çoruh boylarına
ulaşmıştır. Bu süre içerisinde, Sinop’tan Trabzon’a kadar olan sahil şeridi de bazı İskit boylarının eline
geçmiştir (Tellioğlu, 2007: 655). Güney Karadeniz sahilinde Sinop’tan başlayan İskit hâkimiyeti bu
şehrin yüz seksen km batısına kadar uzanıyordu. Yunanlılar, Karadeniz Bölgesi’nde koloni kurmaya
başladıklarında, Sinop’tan Kolhis’e uzanan sahada mitolojilerinde ve edebiyatlarında büyük yer
tutacak İskit kadınlar topluluğu olan Amazonlarla karşılaşmışlardır (Tellioğlu, 2007: 33).

(Sinop Tersane Kapısı üstünde kilit taşı olarak yerleştirilen taşın üstündeki simgeler “ticaret yapanlara ait damga, marka” gibi düşünen bilim adamları varsa da, farklı düşünenler de var, çünkü çok dikkat çekici. 2023 tahrip olduğunu gördük, kim sahip çıkacak bu değerlere BİLKE)

Orta Çağ’da Sinop’ta Türk Yerleşmeleri
Orta Çağ’da Sinop’ta çeşitli Türk kavimlerinden Bulgar ve Kıpçak yerleşmeleri görülmüştür; ancak
en güçlü tesiri Selçuklular yapmışlardır.
Bulgarlar, Bizans topraklarına 482 ile 559 yılları arasında saldırıları sıralarında Bizans’a esir
düşmüşlerdir. 530 yılında bir Bulgar birliğinin yenilmesi sonucunda Bizans ordularına alınıp Armenie
ve Lazique bölgelerine yani Çoruh ve Yukarı Fırat çevresi sahalarına yerleştirilmişlerdir. Bulgarların
özellikle nakledildikleri Armenie ve Lazique olarak isimlendirilen bölgenin bugün aşağı yukarı
Trabzon’dan Sinop’a oradan da güneye Tuz Gölü’nün doğusundan geçerek Kayseri’yi de içine alan bir
hat takip ettiği söylenebilir (Anzerlioğlu, 2003: 66).
Bulgarların Sinop’taki varlığına dair bilgilerimizin yanında Kıpçaklarda bölgede yerleşmişlerdir.
MS 13. yy.’ın ilk yarısında Moğol istilası ile Kıpçaklardan bir kısmının Balkanlara, diğer bir kısmının ise
Kırım’a geçtikten sonra Sinop’a geçerek Karadeniz’in güney sahillerinde yerleştikleri bilinir. Moğol
baskısı sonucu bir başka Kıpçak kolunun ise Gürcistan üzerinden Doğu Karadeniz’e geçtiğine
bakıldığında Karadeniz’e çeşitli yollardan Kıpçak göçlerinin olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır (Acun,
1999: 27).

çalışmanın tamamına;

22-23 ağustos 2016 Gostivar Makedonya

14. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi

Akademisyenlerimize teşekkürler BİLKE

 

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

SİNOP’TA YERLİ HALK

29.09.2021-BİLKE

Bir İnci Memleketim- A.Yaşar SARIKAYA- 2010sayfa: 27,30.

Efsaneleri, söylenceleri, tarihi ve arkeolojik bulguları gerçekçi olarak değerlendiren akademik araştırmalar, öncelikli kaynaklarım oldu.  Adnan PEKMAN yaptığı araştırmanın sonucunda, Sinope’de üç kademeli yerleşimin olduğunu vurguluyor.[1]

       “Birincisi tamamen efsanevi çağlarda meydana gelmiştir. Bu devrede Sinope’nin yerli bir halk tarafından kurulduğu kabul edilebilir.

       İkincisi, içinde tarihi bir gerçeğin de pırıltıları bulunan ARGONAUT’ların burada bir şehir kurduğunu anlatan efsanenin meydana geldiği dönemde olmuştur.

       Üçüncüsü ise tarihi bir gerçek olan Sinope’nin Miletos tarafından kolonize edildiği zamana rastlamaktadır.”

Bu konuda PAFLAGONYA adlı kitapta ise, şehrin kurucuları hakkında şu ilave bilgiler yer alıyor.

Sinop’un kurucularının Egede Miken medeniyetini kuran Akalar olduğunu söyleyenler vardır. Eski Samsun’da Miken çanak çömleğinin bulunması bunu kuvvetlendirmektedir. Sinop adının Sinope denilen bir Amazondan çıktığını kabul edenler, ilk kurucularının da Akalar olduğunu kaydederler.[2]   

Efsanevi çağların üstünden ne medeniyetler geldi geçti, ne olaylar yaşandı. Hepsinin içinden, günümüze kadar taşınan çarpıcı özellikler olduğunu görüyoruz. Bu önemli ayrıntıların insanı hayrete düşüren bölümlerini sırasıyla paylaşmak istiyorum.

SİNOP TERSANE KAPISI YAZITI

Kaynak araştırırken, Sinop tarihinin bilinenden çok eski olduğunu belgeleyen kaya yazıtı bilgisini okudum. Sinop’ta kaya yazıtları olduğu hakkında bir kaynağa rastlamadığım için, konu ilgimi çekti. Kitabın kaya yazıtları ile ilgili bölümde Sinop hakkında şu bilgiler yer alıyordu:

Anadolu Kaya Resimleri ve Yazıtları

– Kuzey Anadolu(176)

– Oy-önul (oy-ongul) Trabzon mağara yazıtları -2 bin 2 yazıt.

– Sinop Tersane Kapı Üstü Yazıtı, ( – 2 bin belki daha da eski)[1]

Bu kitapta anlatılan kaya resimleri ve yazıtları, henüz resmi araştırması yapılmamış tarihi belgelerdi. Kitapta, Sinop ile ilgili yazı sadece bir cümleydi. Yazıyı okuduktan sonra hemen Tersane Kapısına gittim ve bu kaya yazıtını buldum. Senelerdir geçtiğim yerde bu yazıtı nasıl görmemiştim, hayretler içindeydim. Yazıt, Tersane Kapısı üstüne kiriş olarak yerleştirilen, siyah taş üzerine ustalıkla kazınmıştı. Kaya üzerindeki figürler mükemmeldi. Yıpranmadan günümüze kadar gelmişti. Yazıdaki figürler yatık ve sanki kiriş altına doğru devam ediyordu. Figürler çok net ve pürüzsüzdü. İnce uçlu metal ile mi kazınmış, yoksa damga olarak mı basılmıştı? Hitit hiyerogliflerine benzemiyordu. Net olarak ayırt edilebilen iki insan figürüydü. Konu, uzmanlarca incelendiğinde cevapları bulabilecektik. Kim bilir, belki de çok eski tarihlerde sadece Sinop’a özgü olan bir amblemdi.

Bu konuda internette araştırma yaptım ve yeni bir kaynağa ulaştım. Yeni kitabı aldım. Sinop’taki bu eski yazıtı bulan kişinin, kimyacı bilim adamı Kazım MİRŞAN olduğunu öğrendim.

Kazım Mirşan, dünyadaki kaya yazıtları hakkında araştırmalar yapan, Asya Türk dillerini bilen bir bilim adamıdır. Onu TV programlarında, Hulki Cevizoğlu’nun konuğu olarak izlemiştim. Kitapta bulduğum Sinop ile ilgili bölüm:

  “Sinop Kalesi Tersane Kapısı Yazıtı( KM)

Bizzat Kazım MİRŞAN bulmuştur. Tersane kapısının, lento taşı olarak kullanılmıştır. ONUY ERAT, (onguy erat) başarısı nedeniyle takdir ediliş.

Yazının şekli, onun 2 binlerden daha eski ve Ön-Türkçe yazının henüz petroglif dönemine ait olduğunu göstermektedir. Bu konuda düşünülebilecek en üst çizgi, yani zamanımıza en yakın tarih 6 binler olacaktır. Yeni bulguları bekleyeceğiz.

Sinop Karadeniz’in en büyük ticaret merkezidir ve Karadeniz’in Venedik’i sayılır(Archeo. 308). Kentin Yunanlılar tarafından kurulduğu ön fikriyle hareket edilir, bu yöredeki amforaların yazısının Grekçe olduğu iddia edilir.

NERİK; Sinop yöresinde M.Ö 2000’lerde bu adda bir siyasal kuruluşun varlığını – önünde bir soru işareti ile – Anadolu Uygarlıkları ansiklopedisinin 19. sahifesindeki haritada gördük. (Dç. Ali Dinçol, Görsel y. 1982)

Bu ad ON- ERİK olmalıdır. Erik, ermiş, O’na ermiş, On olmuş, ON’LAR anlamını verebilir.

Kendilerini ON (hun) diye adlandırılan bir Ön-Türk krallığı olmalıdır.

Sinop yazıtları ve Erzurum’da CUNNİ mağarasında bulunan ONLAR, bu konudaki şüphelerimizde haklı olduğumuzu göstermektedir.[2]

Tersaneye gittiğinizde, tersane kapısı üstündeki kemer taşına bakmalısınız. Eminim oradaki figürler her geçişinizde sizleri de bir hayli düşündürecektir. 

Kim ya da kimler yazdı ise, zaman bu günlere taşımış. Yağmur, kar, fırtınalar geçirmiş ama yine de sapasağlam…

Ulaştığım son bilgi:

Tersane kapısı-sütun üzerine K, N, P, A, I, O ve Y harflerin birleştirilmesiyle oluşan taşçı işaretleridir bilgisi Mimar Sinan Üniversitesi Tarihçileri tarafından paylaşılmıştır.


sayfa:2

[1]Ali Tayyar Önder, Türkiye’nin etnik yapısı, sayfa:72

[2] Ön- Türk Uygarlığı -1B- Haluk TARCAN. CAFT EDITIONS PARİS


sayfa:1

[1] Adnan PEKMAN- Eskiçağda Bazı Anadolu Şehirlerinin Tanrı ve Kahraman Ktistesleri

[2] Paflagonya. Arkeolog Ahmet Gökoğlu

 
Yorum yapın

Yazan: 29 Eylül 2021 in eski sinop

 

Etiketler: , , , , , , , , , ,