RSS

Kategori arşivi: eski sinop köyleri

SİNOP KÖY İSİMLERİ TEŞKİLATI MÜLKİYE KAYITLARI

14.10.2021-BİLKE

SON TEŞKİLATI MÜLKİYE KAYITLARI-Yaşar SARIKAYA, Bir İnci Memleketim, 2010, s:85-88

Sinop’ta, halk kültürüne etki eden konulardan biri de eski yer adlarıydı. Eskilerden günümüze ulaşanlar, yeni isimlerle değiştirilenler ve bunların kültürümüzle etkisini araştırmak amacıyla, TBMM Kütüphanesine gittim. Girişte valizim, çantam nem varsa sıkı bir aramadan geçtim. Sonra kütüphaneye girdim. Aradığım bilgilerin, son teşkilatı mülkiye kayıtlarında olduğunu öğrendim.

TBMM Kütüphanesindeki çalışma sistemine hayran kalmıştım. Bilgiye ve araştırmaya değer verenlerin olduğunu görmek güzeldi. Ülkemde buna çok ihtiyacımız vardı.  Kayıtlar, bana CD olarak teslim edildi.

Belge, Osmanlı İmparatorluğunun son kayıtlarıydı ve Osmanlıcaydı. İçinde, Ermeni ve Rum köy isimleri de vardı. İnsanlar bu memlekette, her dönem kardeşçe bir arada yaşamışlardı. Ekmeğini, suyunu paylaşmışlar, birlikte imeceler yapmışlar, komşu olmuşlardı. Anadolu halk kültürü, komşuluk, misafirperverlik, yardımseverlik duygularının örnekleri ile doluydu. Bu güzellikler, getirim (rant) ve hegemonyanın gücüne yenilmemeliydi. Elimizde ne varsa kaybetmemeliydik. Keşke, değerlerimizi koruyabilseydik.

“PDF” dosyası olarak aldığım kayıtların, ilçelerle ilgili kısmını her ilçenin kendi bölümüne aldım. Yer isimlerinin, Osmanlıca ve Latince olarak kayıtlı olduğunu göreceksiniz. Belgenin Sinop Merkez sayfaları:

 
 

Etiketler: , , , , , ,

SİNOP MELİKŞAH VE OSMAN KÖYÜ

03.10.2021- BİLKE

İsimler, eşyalar ve coğrafya bizimle o kadar çok şey konuşur ki. Kendilerine dokunan kişilerin duygularını, gezip dolaştıkları yerleri, sevdaları ve acıları içinde taşır ve yansıtırlar.

Köylerimiz ve isimleri ezgiler, nakışlar, yemekler gibi gezgindirler. Cevdet TÜRKAY, Osmanlı Arşivinde yıllarca çalışmış ve oradan emekli olmuştur. Bilgiler ve belgeler ışığında yazdığı kitaptan sadece iki köy adına dikkat çekmek istiyoruz. Boyabat’a bağlı OSMAN KÖYÜ:

Osmanköy Osman-bükü, Osman Sofu Zaviyesi: Hürrem-şah Tekkesine bağlı bir yerleşim yeridir.“(kaynak:VİKİPEDİ)

Sinop Erfelek ilçesine bağlı HÜRREMŞAH köyü vardır. Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde DİVAN başlığı altında anılan köyler olduğunu biliyoruz. Divan isimleri sürekli değişiklik göstermektedir. Osman köyün Hürremşah’a bağlı yerleşim yeri olduğu belirtilmiştir. Kaynaklar incelenecek ve konuya tekrar değinilecektir.

MELİKŞAH KÖYÜ:

Aynı ismin, Siirt ve Van bölgelerinde olması bize tarih konusunda ip ucu vermektedir. Selçuklu dönemi hatırasını taşımaktadır.

Kentler ve köyler, ücra köşeler hepsinin dilini konuşmak için başka bir araştırmada buluşmak ümidiyle.

 
 

Etiketler: , , , , , , , , , ,

KÖYDEN GÖÇLER UYUMU KAYBETMESİN

04.07.2021-BİLKE

Köy ve kırsallarımıza yapılan yerleşimler, toplum içindeki davranış biçimlerinin temelini oluşturuyor. Geçmişin ve ailenin birikimlerine zamanla eklenen kişisel kazanımlar da sosyal yaşama yansıyor.

Bu günlere nasıl geldiğimizi ve bu yurdun ne emeklerle kazanıldığını unutmamak için, köylerimiz ve yerleşimlere değer veriyor ve sıklıkla yerleşimler hakkında yayımlanan akademik eserleri kaynak gösteriyoruz.

Toplumda uyum sağlamak, aile içindeki bireylerin uyumuyla başlar. Komşuluk, mahalle, köy ve kent uyumları uygarlığın sonuçlarıdır. Köyden kente göçler, uyumu kaybetmesin.

KAYNAK: Mehmet Ali ÜNAL- Osmanlı Devrinde Sinop

 
Yorum yapın

Yazan: 04 Temmuz 2021 in eski sinop köyleri

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , ,

SİNOP KÖYLERİNDE ÜZÜM ÜRETİMİ 1487

29.06.2021-BİLKE

Köylerimiz ve eski tarihli üretimler hakkındaki yazılarımız yoğun ilgi görüyor. İlgi gördükçe de biz araştırmaya devam ediyor ve sizlerle beraber biz de bilgileniyoruz.

Üretim konusunda eski belgelerle günümüzü karşılaştırdığımızda, gerçek apaçıktır. Üretme konusu ihmal edildikçe halk zorunlu alıcı olma mecburiyetinde kalmaktadır. Üretime ağırlık verme yerine, gökdelenler dikmeyi tercih edenler, toprağın ve doğanın AHI ile karşı karşıya olduğumuzu bilmiyorlar mı diye düşünmeden edemiyoruz. Sorunları temelinden çözme neden tercih edilmez ki?

Sinop bağ üzümü, Sinop köy üzümleri konusunda yıllardır yazıyor, akademik bulguları paylaşıyoruz. Dernek Yönetim Kurulu, yetkililerle bu konuda çok görüşmeler yaptı. Sinop’ta kesinlikle canlanması gereken bir üretim. Görüşmelerimizden sonuç alamadık, ama biliyoruz ki doğanın gücü cehaleti yenecek. Eski üzüm bağları kökleri ile direnecek ve geleceğe taşınacak. İbn_i Batuta, Evliya Çelebi ve diğer yabancı seyyahlar, eski tarihlerde Sinop’ta üzüm bağlarının varlığını anlatmaktadırlar.

SİNOP KOKULU ÜZÜM

1487 SİNOP’TA ÜZÜM ŞIRASI ÜRETİMİ VE ALINAN VERGİLER:

Kaynak: Prof. Dr. M. Ali Ünal-Osmanlı Devrinde Sinop

İmparatorluk ve Beylikler döneminde köylü ürettiği her mahsulün vergisini devletine misli ile ödemiştir. Günümüzde artık o topraklar boş, üretim yok denecek seviyededir. Halk AVM, dış ticaret ve ithalat bağımlısı durumundadır. Yerli üretim için canla başla çalışacak samimi, yurdu için kendisini feda eden insanlara özlem duymaktayız.

 
Yorum yapın

Yazan: 29 Haziran 2021 in eski sinop köyleri

 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , ,

SİNOP KÖYLERİNDE KOVAN SAYILARI-1487

08.06.2021-BİLKE

Bundan tam 550 yıl önce, köylerde yaşayan tüm vatandaşlar, kazandığı her ürün için vergi ödemiş. Koyunu, keçisi, buğdayı, arpası ektiği, biçtiği ne varsa devlete kuruşu kuruşuna vergi vermekle mükellefmiş. Bu toprağın efendileri sözü bu değeri bilen tarafından söylendi biliyorsunuz. Toprağa değer verene, toprak da her zaman karşılığını vermiştir. Hayvancılık, tarım gereği gibi yapılınca, doğa da insana verir.

Eskiden arıcılık da köylerimizde yaygınmış. Hangi köylerimizde kaç kovan varmış bakalım:

KAYNAK: Prof. Dr. Mehmet Ali ÜNAL-Osmanlı Devrinde Sinop

Köylerimizin adı ve arı kovan sayıları tabloları devam ediyor. Şimdi aynı kitaptaki bilgilere yer verelim, devamında köylerimizin adı ve kovan sayıları tablosunu verelim.

 
Yorum yapın

Yazan: 08 Haziran 2021 in eski sinop köyleri

 

Etiketler: , , , , , , , ,

SİNOP KÖYLERİNDE KENTLEŞME ÖRNEKLERİ

14.04.2021- A. Yaşar SARIKAYA

Kentleşme ve yerleşik hayata uyum sağlama, tarih boyunca insanların ulaşmaya çalıştığı kültürel yeniliktir diyebiliriz. Sinop köylerini bu bağlamda araştırırsak, kültürel birikimleri ile kentleşmenin hangi aşamalarında olduğunu anlamak zor olmayacaktır.

Köylerde mimarinin ve yaşam kalitesinin 1000 metre yükseklikten sonra değişmeye başladığını görürüz. Yükseklik arttıkça yaşam zorlaşır, merkeze ulaşım ise neredeyse imkansızdır. Kent merkezi ile insan ilişkileri, ticari alış veriş de yoksa, bilindiği gibi aradaki kültür farkı büyük ölçüde açılır.

Kentleşme olgusunu, her birimiz farklı algılayabiliriz belki. Annemin bu konuya örnek olacak sözüne yer vereyim mi? Annem1956 yılında 24 yaşında Sinop’a yerleşmiş biri olarak der ki” Şehre gelmeli değil, şehirli gibi yaşamalı. Hanımına çiçek almalı benim adamım gibi.” Benim adamım dediği de benim canım babam. İşin özünü kavramak, toplumda kadına hak ettiği değeri vermek konusuna dikkat çekiyor annem.

Binalar yapabiliriz, üstümüze güzel giysiler giyebiliriz, para da kazanabiliriz. Kentleşme bunlarla beraber, uygarlığı da yakalamak değil midir?

Dağlar yükseklikçe, sözcükleri ustaca kullanan, gereğinde lafı gediğine koyan, ürettikleri ile yaşamını sürdüren insanlarla karşılaşırdık bir zamanlar. Güçlü espri anlayışları, zekalarını pratik kullanışları, doğa ile can cana oluşları, hikaye ve masallara örnek olurdu.

Bakırlızaviye-AYANCIK

1985 yıllarından sonra ülkemiz, serbest piyasa ekonomisi ile tanıştı. Küresel pazarın çokça insana ihtiyacı vardı. Ardından, köylerden göç kaçınılmaz oldu.

ilk öğretmenliğe başladığım 74 yılından beri köylerde araştırmalar yapıyorum. Akademik kaynaklardan faydalanıyorum. Sinop Ayancık köylerindeki mimari yapı, yaşayan halk kültürü kendine has özellikleri ile dikkat çekiyor. Köylerden, yurt dışına göç olayı, büyük ölçüde kültürü etkilemiş görünüyor. Ama bu konunun daha da eskilere dayandığını, belgelerle anlatmak istiyorum. Sizi 1277’lere götürmek istiyorum. Çünkü Ayancık köylerinde ÇEPNİ kültürünün izleri olduğunu düşünüyorum. Kavimler Göçü, zorlu savaşlar, zorunlu göçler dünya tarihinin sayfaları arasında yer almaktadır. Bu günleri yaşayan insanların da yüreklerinde taşıdığı acının hasarları, torunlarından, torunlarına taşınmaktadır.

1277 yılında Sinop yöresinde kalabalık bir Çepni topluluğu yaşamış olmalıdır. Çünkü aynı yıl Çepni Türkleri Sinop’a saldıran Trabzon Rum İmparatoru Giorgi’yi denizde yenerek Selçuklu Türkiye’sinin bu en önemli ticaret limanının Rumların eline geçmesine mâni oldular. Canit (Canik) denilen Samsun-Giresun arasındaki bölgenin fethinde en büyük rolü bu Çepniler oynadı.

Çepnilerin Anadolu’da varlıklarını gösteren ilk olay Çepnilerin Trabzon Rum imparatoru Giorgi’yi 1277’de Sinop’ta yenilgiye uğratmalarıdır. Sinop’a denizden saldırmış olan Giorgi’yi Çepnilerin denizde karşılayarak püskürtmeleri; o dönemde bile teşkilatlı bir topluluk olduklarının işaretidir.

Çepnilerin Sinop’a yerleşmiş olduklarına dair herhangi bir kanıt yoktur. Doğu’ya doğru ilerleyerek Ordu ve Giresun yörelerine gitmiş olmaları ve burada Bayram Bey idaresinde Hacıemiroğulları Beyliği’ni kurmuş olmaları muhtemeldir. (Prof.Dr.Faruk SÜMER-OĞUZLAR)

Çepnilerin, deniz savaşını, deniz ticaretini bildikleri görülüyor. Kentleşme kültürünü öğrendikleri de. O yıllarda, Sinop’ta kalabalık olmalarına rağmen, bu gün Çepni isminde köy kalmamıştır. Annem, derlediğim NAY NİYA türküsünü, Çepni köyünden köylerine gelin gelen kişiden öğrendiğini anlatmıştı.

Eskiden kaydedilen Çepni Köyleri:

Çepni             köy       Sinop      Gerze

 Çepni             köy       Sinop       Ayancık

(KAYNAK:İçişleri Bakanlığının, Cumhuriyet döneminde yayınladığı KÖYLERİMİZ adlı eserde, Türkiye’deki tüm köy isimleri çıkarılmıştır. Bu kitapta, 16. yüzyıl listesinde olan Türkmen ve Yürük köylerinin hepsi vardır.)

Bu köylerin olduğu yerde, köylülerin yine ÇEPNİ adını kullandıklarını gördüm. Gelelim kentleşme kültürüne. İşlemelerine, el sanatlarına ve birbirlerine sahip çıkan köyler, kentleşme kültürüne ne çabuk uyum sağlıyorlar. Keten kültürü, Ayancık Gürsökü Köyünde yaşatılmıştır. Kültür AYANCIK KETEN FESTİVALİNE kadar taşınmıştır. Yaka ve paça nakışlarına sahip çıkan yöre, köylü kentli el ele vererek kültür tanıtımını yapmıştır.

Tüm köylerimiz, köylerindeki ağaç oyma sanatına, taş yapılara, ambarlara, eski değirmenlere, kadın el sanatlarına ve köy hafızasına değer vermeli düşüncemi, okurlarımızla paylaşmak istedim. Bir de köylerimize bu gözle bakabilir miyiz? Kentleşme kültürüne erken geçenlerin değerlerine sahip çıktığını görürüz. Başka bir yazıda buluşmak dileğiyle.

 
Yorum yapın

Yazan: 14 Nisan 2021 in eski sinop köyleri

 

Etiketler: , , , , , ,

1540-1560 SİNOP YÖRÜK GÖÇÜ

23.11.2020-BİLKE

KARAKEÇİLİ AŞİRETİ GÖÇ YOLUNDA

İlimize yapılan Türkmen ve Yörük göçü ile ilgili yazılı kaynak bulmak çok zordur. Anadolu Türkmen ve yörükleri hakkındaki kaynakları araştırdım. Bozulus Türkmenlerinin 1540- 1640 yılları arasındaki Anadolu göçlerinde Sinop’a gelen gruplar olduğunu belgeleyen kaynaklara ulaştım.

60 000’e yakın bir grubun Sinop, Erzincan ve Ayıntab’a yayıldıkları belirtiliyordu. Bu önemli bilgi, 1530 haritasında bulunmayan köylere sonradan yerleşen bazı göçerlerin, Bozulus’a mensup olduğunu göstermektedir. Y. SARIKAYA

Prof. Dr. Tufan GÜNDÜZ KİTABINDAN BİR BÖLÜM:

Moğol istilasının etkisini göstermeye başlaması ile birlikte Azerbaycan ve Horasan’dan Anadolu’ya ikinci büyük göç dalgası başladı. Moğolların Mugan’a gelmesiyle(1225) geniş çayırlıkları ve münbit toprakları bırakan Türkmenler Anadolu’ya kaydılar. Eleşkirt çevresinde bulunan 60 000 hanelik bir grup güneydeki Ahlat’a doğru çekilirken, yine aynı miktara yakın bir başka Türkmen kütlesi de eski yurtları İspir, Bayburt ve Pasinler’i terk ederek Erzincan, Sinop ve Ayıntab’a kadar yayıldılar. Karıncalar ve çekirgeler gibi kalabalık yığınlar oluşturan bu Türkmenler, Selçuklu Sultanı tarafından uclara sevk edildiler.  Batı Karadeniz’e gönderilen Çepniler doğuya hareket ederek, Karadeniz kıyılarının Türkleşmesini sağladılar.

Moğolların tazyikinden dehşet ve korku içinde kaçan Türkmenler, Rumlara karşı daha cesur davranarak, Kastamonu ve Çankırı’dan Bizans sınırlarına giriyorlardı.”[1] 


[1] Prof.Dr. Tufan Gündüz- Anadolu’da Türkmen Aşiretleri, Bozulus Türkmenleri 1540- 1640, s, 27

 
Yorum yapın

Yazan: 23 Kasım 2020 in eski sinop köyleri

 

Etiketler: , ,

1487 SİNOP’TA BALTACILAR VE BEDEVRECİLER

21.09.2020 BİLKE

1487 SİNOP KÖYLERİ HARİTASI

Yayınladığımız 1560 haritası ilgi gördü ve sorular almaya başladık. O nedenle 1487 haritasına yer vermek istedik. O yıllarda, sancak ve kazalar çok değiştiği için köyler farklı divan ve kazalara bağlanmış. Bu konuya dikkat çekmek istedik. Aynı kitaptan Sinop için ilk yayınlanan bilgileri paylaşmaya devam ediyoruz. Sinop, kale içi ve kale dışı vatandaşlar olarak görev dağılımı yapılmış, köylüden de bir hayli vergi alınmıştır. Sinop için köylü ve kentli olarak birlikte emek vermiştir. Koyun sürüsü olandan koyun başı vergi, ağaç kesenden vergi, tahtacıdan vergi kitapta detaylı olarak yer almaktadır.

BALTACILARIN KÖYLERİ

Sinop tersanesinde inşaa olunan gemiler için ağaç kesen baltacıyan adlı bir cemaat vardır. Bunlar tek bir köyde olmayıp, ağaçlık ve orman olan köylerde bulunmaktadır. Belgelerden anlaşıldığına göre, baltacıların statüsü Sinop’un ilk tahrir defterinde belirlenmiştir. Muhtemelen Osmanlı hakimiyeti öncesinde de baltacılar mevcuttur.

1530 tarihli icmal defterinde cemaat-ı baltacıyan başlığı altında kaydedilen bu cemaat 4 köyde oturmaktadır. Kuz Karımı, Karasu, Kirakos, Karacaköy.

Gürgen karyesinde oturan baltacılar için şöyle denilmektedir: Sinop kalesine tahta ve sair kereste vermek karşılığında öşür vermemek üzere beratla çiftlikler tasarruf ederler.  Aynı defterde baltacıların bir kısmı Akçaçam köyündedir. Ayrıca Paşalar karyesinde 5,5 avarız hane baltacıyan kaydedilmiştir.

Sinop’ta BEDEVRECİLER

Derleme sözlüğüne göre bedevre Anadolu’nun değişik yörelerinde “damda üzerine kiremit döşenen veya kiremit yerine örtülen ince tahta” ve “keklik tutmak için tahtadan yapılmış tuzak” anlamlarında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bedevre tahta manasında kullanılmaktadır. 1487 tarihli mufassal defterde şöyle denilmektedir: Hisselerine göre kaleye bedevre ihtiyaç oldukça bedevre verirler.”

Bedevreciler Karasu Divanına bağlı Avlağusekü köyünde bulunmaktadır. Bu köyün bulunduğu mevkii bu gün de ormanlıktır. Deftere göre bedevreciler belli kişilerin hisseleri halinde verilmiştir.

Bedevreciler yıllık belli vergi ödemekte ve kaleye tahta vermektedir. 1560 yılında Avlağusekü karyesi 53 hane 27 mücerred nüfus kayıtlı ve bu köyde bedevreciler de oturmaktadır.

Bedevreciler defterin sonuna kayıtlıdır. CEMAAT-I BEDEVRİYECAN olarak bahs edilir. XV11. Yüzyıldaki avarız defterinde bunlardan tahtacı olarak bahs edilmekte ve kaleye tahta ve sair kereste getirdikleri kaydedilmektedir.

 
10 Yorum

Yazan: 21 Eylül 2020 in eski sinop köyleri

 

Etiketler: , , , ,

1687 SİVAS’TAN SİNOP KÖYLERİNE GÖÇ

BİLMEDİKLERİMİZ-10.09.2020-BİLKE

KÖYLERE YAPILAN GÖÇLER 

Eski yazılı kaynakların çevirisini yapan Sayın Prof.Dr. Mehmet Ali ÜNAL, 1560 YILINDA yazılı belgelerde nüfus yerleşimi olan köyleri haritada gösteriyor. İlk kitabımda tespit ettiğim köy yerleşimlerini, bu belgeler doğruluyor.  Haritada köy isimlerini büyüterek  daha net görebiliriz.

Bu gün olup da haritada olmayan yüksek köylere yerleşimin daha sonra olduğu anlaşılıyor. BOA kayıtlarından temin ettiğim 1830 nüfus kayıtlarında haritada olmayan köylerde yerleşim olduğu görülüyor.

Bu yazıda esas konumuz, Sivas ilinden Sinop’a yapılan göçler. Avarız Defteri Belgesi:

XVI. yüzyılın son tahriri olan 1582 tarihli defterde Sinop kazasına tabi 270’in üzerinde köy bulunurken 1641 tarihli avarız defterindeki köy sayısı 123’e düşmüştür.

Sinop kazasındaki nüfusun azalması üzerine önemli ölçüde bir nüfus hareketi yaşanmış Sivas’tan Sinop’a göçler vuku bulmuştur. 1687-88 tarihli avarız defterine göre Gerze Kazasına tabi Günlüce, İbrak, Hınzıralanı, Kozluviran. Büyükdağ, Hani, Yassıdağ, Yeniköy, İskender, Hunfaz, Gündüzlü köylerine Sivas civarından gelen 130 hane civarında re’aya dağlık ve sengistan olan sarp yerlere yerleşmişlerdir. Osmanlı idaresi bunların 8 neferini bir bir avarız hanesi kabul ederek vergilendirme yoluna gitmiştir.

İşin ilginç tarafı bu köylerin hiç birinin 16. Yüzyılda olmayışıdır. Köylerin isimlerinde veya yerlerinde önemli değişmeler meydana gelmiş, eski bir çok köy ortadan kalktığı gibi yeni yeni köyler ortaya çıkmıştır.

KAYNAK: M.Ali ÜNAL OSMANLI DEVRİNDE SİNOP

Sinop ve köyleri hakkında detaylı bilgilere ulaşabildiğimiz kitaptan yazıları paylaşmaya devam edeceğiz.

Yaşar SARIKAYA

 
8 Yorum

Yazan: 19 Eylül 2020 in eski sinop köyleri

 

Etiketler: , , , ,

STK’LAR VE BİZİM KÜLTÜRÜMÜZ

03.10.2019-BİLKE

Biz nasıl unuttuk analarımızın el işlemelerini. Biz nasıl unuttuk, pamuk ninenin iç sızlatan masallarını. Nasıl unuttuk, o yanık türkülerimizi.

Göç köyleri ıssız koydu, köylüyü de kentte yoksul bıraktı. Köyler ıssız kaldı kalmasına da, kente göçenler de köy değerlerinden ıssız kaldı. Kök boyalar milat oldu, ağaç oyma sanatı yoklara karıştı. Kente yerleşenler, bizim köyümüzde kıymetli el sanatlarımız vardı deyip canlandırmaya çalışmadı. Liseyi terk etti çırak oldu, asgari ücrete razı geldi. Kızlar sanat öğrenme, el becerisi kurslarına katılma konularına uzak kaldı. Köyünü sevenler, vatanını sevenlerse kaybolan kültürlere seyirci kaldı.

Oysa ilk işimiz olmalıydı değerlerimiz. Üniversiteye giden öğrencilerimiz yüksek lisans tezlerini köylerinden yapmalıydı. Yapanlar varsa da sayıları çok azdı.


Türkeli ilçesi kadın göynek arkası nakışı

Medresede emekli öğretmen Hicran ÖZKAN’ın dükkanına gittim.  Türkeli ilçemizden temin ettiği çok özel el işlemesi “göynek” gördüm. Desenleri ve renkleri herkesin ilgisini çekecektir. Ah bizim kadınlarımız, torunlarınız büyük şehirlerde bu güzelliklerden  uzak yaşıyor. Avm’lerde dolaşmayı sizin sanatınıza tercih ediyorlar.

Türkeli  ilçesi kadın göynek arkası nakışı

Büyük şehirlerdeki STK temsilcilerimiz, bu konuyu gündemlerine almalılar. El sanatlarımız, yemek çeşitlerimiz fuarlarda çoğalmalı. Alanında uzmanlarla güncelleştirilmeli,modern standlarda teşhir edilmeli. Bu konuda emek veren insanlarımız var sağ olsunlar, onlar bizim yüzümüzü ağartıyorlar. Köy derneklerinin hepsi  STK bilincini taşıyarak kültürlerimiz konusunda katkı sağlasa, ortaya el birliği ile güzel sonuçlar çıkacaktır.

TRT Trabzon Radyosu canlı yayınına 4 kez konuk oldum. Elimden geldiğince değerlerin kayboluşunun insan üzerine etkileri konusuna değinmeye çalıştım. Her köy, kendi değerlerine, yerel özelliklerine önem verirse, birlikte hareket etme kabiliyeti kazanır. İlgili makamlarda hakkını savunur, taleplerde bulunur ve sonuç alınır.

Yaşar SARIKAYA

 
 

Etiketler: , , ,